Paraziter Zoonoz Hastalıklar
TRİCHİNOSİS
Trichinosis insan ve diğer memelilerde Trichinella cinsi nematod parazitlerin neden olduğu bir hastalıktır. Asıl yaygın tür Trichinella spiralis olmakla birlikte bundan başka 4 tür daha vardır. Bunlar; Trichinella pseudospiralis (memeli ve kuşlarda),T. nativa (kutup ayılarında), T. nelsoni (yırtıcı hayvan ve leş yiyicilerde), T. britovi (Avrupa ve G. Asya’daki karnivorlarda) dir. Trichinosis dünyanın hemen hemen her bölgesinde görülmekle birlikte en çok Avrupa ve ABD’de yaygındır.
İnsan bu parazit için hem son hem de arakonakçı görevi yapar. Parazit çok çeşitli konakçılarda bulunmasına rağmen insan enfeksiyonlarında asıl kaynak domuzlardır. Kaslarında Trichinella spiralis larvası taşıyan domuz etlerinin çiğ veya az pişmiş olarak yenmesi ile insanlar enfekte olurlar.
Trichinosis’in epidemiyolojisi: Başlıca aracı farelerdir. Bu hayvanlar hem birbirlerini hem de leşleri yemek suretiyle enfeksiyonu kolonilerinde sınırsız olarak devam ettirirler. Domuzlar; enfekte fareleri, diğer enfekte hayvanları ve hatta Trichinella spiralis larvası taşıyan domuz artıklarını yemek suretiyle enfekte olabilirler.
Semptomlar:
Trichinosis evcil hayvanlarda genellikle hafif seyreder ve klinik belirtiye yol açmaz. Ağır enfeksiyonlarda erişkin parazitlerin sebep olduğu enteritis görülür. Kaslara yerleşen larvalar ise akut myositis, ateş ve eozinofiliye yol açarlar. Mezbahalarda et kontrolleri sırasında direkt trişineskopi ile yoklama ve sindirim teknikleri ile tanı konabilir. Canlı hayvanlarda serolojik tanı yöntemlerinden ELISA metodu uygulanabilmektedir. Bu yöntemle 100 gr et parçasında 1 adet larva dahi tespit edilebilmektedir.
İnsanlarda hafif enfeksiyonlarda (gramında 10 veya daha az larva bulunan et tüketildiğinde) çok fazla belirti görülmez. Ancak ağır enfeksiyonlarda (gramında 50-100 larva bulunan et tüketildiğinde) 1-2 gün içerisinde semptomlar görülmeye başlanır. Larva bulunan domuz etinin çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmesi ile ishal, karın bölgesinde ağrı, kusma, ateş görülebilir. Enfeksiyondan 1 hafta sonra larvaların kaslara göçmesi ile ateş, göz kapaklarında ve yüzde ödem, konjunktivit, kaslarda ağrı ve halsizlik görülür. Kalp, akciğer ve merkezi sinir sistemi etkilendiğinde daha önemli belirtiler gözlenmektedir.
Enfeksiyonun tanısı: İnsanlarda öncelikle klinik belirtilere bakılarak ve laboratuvar bulguları ile konur. İkinci haftanın sonundan itibaren hastada eozinofilik lökositoz görülür. Ayrıca tanıda mikroskobik ve serolojik yöntemlerden de faydalanılır. Bu amaçla 3. haftadan itibaren kas biyopsisi gibi yöntemler kullanılabilir. Hastanın deltoid ve gastrocnemius kaslarından biyopsi ile alınan 1 gram kadar kas parçasının iki lam arasında sıkıştırılması ile mikroskopta larvalar veya daha eskimiş olgularda kalsifiye kistler görülebilir. Hastalığın 3-5. haftalarından sonra hastadan alınan kan serumlarında Enzim Immunoassay, Indirekt hemaglutinasyon, Komplement fikzasyon, Indirekt flouresan antikor, Bentonit flokulasyon test gibi serolojik metotlarla antikorlar tespit edilebilmekte ve hastalar birkaç yıl seropozitif olarak kalabilmektedir.
Hastalıktan korunmak için: Domuz yetiştiriciliği ve yabani domuz avı kontrol altına alınmalı, domuz ahırlarında farelerle mücadele edilmeli, domuzlara beslenmesi amacıyla çiğ et verilmemelidir. İnsan enfeksiyonlarının önlenebilmesi için mezbahada domuz karkasları iyice muayene edilmeli, domuz etleri pişirilmeden önce küçük parçalara ayrılmalı ve etin iç ısısı 77oC’a ulaşacak şekilde iyice pişirildikten sonra tüketilmelidir. Domuz etleri olası larvaların öldürülmesi için -15 oC’da 20 gün veya -32 oC’da 24 saat tutulmalıdır. Tuzlanmış, kurutulmuş, tütsülenmiş ve mikrodalga fırında pişirilmiş domuz etlerinde ise larvaların tam olarak ölmediği tespit edilmiştir.
Tedavi: amacıyla hayvanlarda tiabendazol, mebendazol ve febantel önerilir. İnsan enfeksiyonlarında ise mebendazol (hem ergin parazitlere hem de larvalara etkili) ve tiabendazol (sadece ergin parazitlere etkili) önerilir. Ayrıca steroidler de yardımcı tedavi için kullanılabilir.
Trichinosis insan ve diğer memelilerde Trichinella cinsi nematod parazitlerin neden olduğu bir hastalıktır. Asıl yaygın tür Trichinella spiralis olmakla birlikte bundan başka 4 tür daha vardır. Bunlar; Trichinella pseudospiralis (memeli ve kuşlarda),T. nativa (kutup ayılarında), T. nelsoni (yırtıcı hayvan ve leş yiyicilerde), T. britovi (Avrupa ve G. Asya’daki karnivorlarda) dir. Trichinosis dünyanın hemen hemen her bölgesinde görülmekle birlikte en çok Avrupa ve ABD’de yaygındır.
İnsan bu parazit için hem son hem de arakonakçı görevi yapar. Parazit çok çeşitli konakçılarda bulunmasına rağmen insan enfeksiyonlarında asıl kaynak domuzlardır. Kaslarında Trichinella spiralis larvası taşıyan domuz etlerinin çiğ veya az pişmiş olarak yenmesi ile insanlar enfekte olurlar.
Trichinosis’in epidemiyolojisi: Başlıca aracı farelerdir. Bu hayvanlar hem birbirlerini hem de leşleri yemek suretiyle enfeksiyonu kolonilerinde sınırsız olarak devam ettirirler. Domuzlar; enfekte fareleri, diğer enfekte hayvanları ve hatta Trichinella spiralis larvası taşıyan domuz artıklarını yemek suretiyle enfekte olabilirler.
Semptomlar:
Trichinosis evcil hayvanlarda genellikle hafif seyreder ve klinik belirtiye yol açmaz. Ağır enfeksiyonlarda erişkin parazitlerin sebep olduğu enteritis görülür. Kaslara yerleşen larvalar ise akut myositis, ateş ve eozinofiliye yol açarlar. Mezbahalarda et kontrolleri sırasında direkt trişineskopi ile yoklama ve sindirim teknikleri ile tanı konabilir. Canlı hayvanlarda serolojik tanı yöntemlerinden ELISA metodu uygulanabilmektedir. Bu yöntemle 100 gr et parçasında 1 adet larva dahi tespit edilebilmektedir.
İnsanlarda hafif enfeksiyonlarda (gramında 10 veya daha az larva bulunan et tüketildiğinde) çok fazla belirti görülmez. Ancak ağır enfeksiyonlarda (gramında 50-100 larva bulunan et tüketildiğinde) 1-2 gün içerisinde semptomlar görülmeye başlanır. Larva bulunan domuz etinin çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmesi ile ishal, karın bölgesinde ağrı, kusma, ateş görülebilir. Enfeksiyondan 1 hafta sonra larvaların kaslara göçmesi ile ateş, göz kapaklarında ve yüzde ödem, konjunktivit, kaslarda ağrı ve halsizlik görülür. Kalp, akciğer ve merkezi sinir sistemi etkilendiğinde daha önemli belirtiler gözlenmektedir.
Enfeksiyonun tanısı: İnsanlarda öncelikle klinik belirtilere bakılarak ve laboratuvar bulguları ile konur. İkinci haftanın sonundan itibaren hastada eozinofilik lökositoz görülür. Ayrıca tanıda mikroskobik ve serolojik yöntemlerden de faydalanılır. Bu amaçla 3. haftadan itibaren kas biyopsisi gibi yöntemler kullanılabilir. Hastanın deltoid ve gastrocnemius kaslarından biyopsi ile alınan 1 gram kadar kas parçasının iki lam arasında sıkıştırılması ile mikroskopta larvalar veya daha eskimiş olgularda kalsifiye kistler görülebilir. Hastalığın 3-5. haftalarından sonra hastadan alınan kan serumlarında Enzim Immunoassay, Indirekt hemaglutinasyon, Komplement fikzasyon, Indirekt flouresan antikor, Bentonit flokulasyon test gibi serolojik metotlarla antikorlar tespit edilebilmekte ve hastalar birkaç yıl seropozitif olarak kalabilmektedir.
Hastalıktan korunmak için: Domuz yetiştiriciliği ve yabani domuz avı kontrol altına alınmalı, domuz ahırlarında farelerle mücadele edilmeli, domuzlara beslenmesi amacıyla çiğ et verilmemelidir. İnsan enfeksiyonlarının önlenebilmesi için mezbahada domuz karkasları iyice muayene edilmeli, domuz etleri pişirilmeden önce küçük parçalara ayrılmalı ve etin iç ısısı 77oC’a ulaşacak şekilde iyice pişirildikten sonra tüketilmelidir. Domuz etleri olası larvaların öldürülmesi için -15 oC’da 20 gün veya -32 oC’da 24 saat tutulmalıdır. Tuzlanmış, kurutulmuş, tütsülenmiş ve mikrodalga fırında pişirilmiş domuz etlerinde ise larvaların tam olarak ölmediği tespit edilmiştir.
Tedavi: amacıyla hayvanlarda tiabendazol, mebendazol ve febantel önerilir. İnsan enfeksiyonlarında ise mebendazol (hem ergin parazitlere hem de larvalara etkili) ve tiabendazol (sadece ergin parazitlere etkili) önerilir. Ayrıca steroidler de yardımcı tedavi için kullanılabilir.
TOKSOPLASMOSİS
İnsan ve kanatlılar dahil tüm sıcakkanlı hayvanları enfekte edebilen protozoer bir enfeksiyondur. Kesinkonakçısı evcil ve yabani kedigillerdir. Gelişmesinde üç form vardır. Bunlar ; arakonakçıda bulunandoku kisti formları olan takizoit ve bradizoit ile son konakçıda bulunan ookist formudur
Bulaşma dört şekilde olur:
1. Ookistlerle bulaşma : Kedi dışkısı ile çıkarılan ookistlerin ağız yolu ile alınması sonucu meydana gelir. Ookistler içme sularında ve nemli topraklarda bir yıldan fazla canlı kalabildiklerinden bulaşma potansiyeli çok yüksektir.
2. Bradizoitlerle bulaşma: Kedi, köpek ve insanda görülür. Kistli etlerin iyi pişirilmeden alınması sonucu, bradizoitlerin bağırsaklardan dokulara geçmesiyle oluşur. Özellikle çiğ köfte, sucuk, salam, pastırma gibi besinleri tüketenlerde insidans daha yüksektir.
3. Takizoitlerle bulaşma: Akut toksoplazmozun parazitemi döneminde görülebilir. Kongenital ve laboratuvar çalışmaları sırasında gelişen olgularda bulaşma takizoitlerle olmaktadır
4. Kongenital bulaşma : Plasenta yoluyla anadan yavruya geçiştir. Koyun, fare ve insanlarda görülür. Hamileliği sırasında ilk kez enfekte olan kadınlarda görülür.
Hastalıktan korunmada;
-Etler çiğ veya az pişmiş olarak yenmemelidir. 66 oC’ de pişirmek veya füme yapmakla, – 20 oC’ de dondurmakla etlerdeki Toksoplazma kistlerinin etkisiz hale getirilebileceği bildirilmektedir.
-Çiğ yumurta ve süt tüketilmemelidir.
-Sahipli kediler pişirilmiş et ve et ürünleri ile beslenmeli, avladıkları fare ve kuşları yemeleri önlenmelidir.
-Kedilerin dışkılama kabları hergün temizlenerek kumu yenilenmeli ve böylece ookistlerin sporlanması önlenmelidir.
-Su ve sebzelerin kedi dışkısı ile kirlenmesi önlenmelidir.
-Hayvan yemlerinin kedi dışkısı ile bulaşması önlenmelidir.
Bulaşmada artropodların da rol oynayabileceği düşünülerek mücadele edilmelidir.
-Kedi veya kedi dışkısı ile çalışma yapan laboratuvar personeli risk altındadır. Bu kişiler laboratuvar tezgah ve aletlerinin kontaminasyonundan kaçınmalı, eldiven ve koruyucu elbise kullanmalıdır
ANSAKİASİS
Anisakis genusu üyeleri deniz memelilerinin mide-barsak parazitleridir. Dışkı ile atılan yumurtalar crustacealar tarafından alınır. Kesin konak ya enfekte crustaceaları alarak, yada enfekte crustaceayı almış bir balığı yiyerek enfekte olur.
Deniz memelilerinin bir paraziti olmasına rağmen, balıklarda bulunan canlı larvaların insanlar tarafından alınması mide veya bağırsak anisakiazisine yol açabilir. Böyle enfeksiyonlar asemptomatik olabilmekte veya parazitler mide ağrısı, bulantı ve kusma belirtileri ile gelişen akut gastrointestinal rahatsızlığa neden olabilmektedir. İnsanlar bu enfeksiyona anisakid larva barındıran balıkları çiğ veya az pişmiş olarak yediklerinde yakalandıklarından; larvalı balıklar iyice pişirilerek tüketilmeli, balıklar temizlenmeden dondurulup saklanmamalıdır.
İnsan ve kanatlılar dahil tüm sıcakkanlı hayvanları enfekte edebilen protozoer bir enfeksiyondur. Kesinkonakçısı evcil ve yabani kedigillerdir. Gelişmesinde üç form vardır. Bunlar ; arakonakçıda bulunandoku kisti formları olan takizoit ve bradizoit ile son konakçıda bulunan ookist formudur
Bulaşma dört şekilde olur:
1. Ookistlerle bulaşma : Kedi dışkısı ile çıkarılan ookistlerin ağız yolu ile alınması sonucu meydana gelir. Ookistler içme sularında ve nemli topraklarda bir yıldan fazla canlı kalabildiklerinden bulaşma potansiyeli çok yüksektir.
2. Bradizoitlerle bulaşma: Kedi, köpek ve insanda görülür. Kistli etlerin iyi pişirilmeden alınması sonucu, bradizoitlerin bağırsaklardan dokulara geçmesiyle oluşur. Özellikle çiğ köfte, sucuk, salam, pastırma gibi besinleri tüketenlerde insidans daha yüksektir.
3. Takizoitlerle bulaşma: Akut toksoplazmozun parazitemi döneminde görülebilir. Kongenital ve laboratuvar çalışmaları sırasında gelişen olgularda bulaşma takizoitlerle olmaktadır
4. Kongenital bulaşma : Plasenta yoluyla anadan yavruya geçiştir. Koyun, fare ve insanlarda görülür. Hamileliği sırasında ilk kez enfekte olan kadınlarda görülür.
Hastalıktan korunmada;
-Etler çiğ veya az pişmiş olarak yenmemelidir. 66 oC’ de pişirmek veya füme yapmakla, – 20 oC’ de dondurmakla etlerdeki Toksoplazma kistlerinin etkisiz hale getirilebileceği bildirilmektedir.
-Çiğ yumurta ve süt tüketilmemelidir.
-Sahipli kediler pişirilmiş et ve et ürünleri ile beslenmeli, avladıkları fare ve kuşları yemeleri önlenmelidir.
-Kedilerin dışkılama kabları hergün temizlenerek kumu yenilenmeli ve böylece ookistlerin sporlanması önlenmelidir.
-Su ve sebzelerin kedi dışkısı ile kirlenmesi önlenmelidir.
-Hayvan yemlerinin kedi dışkısı ile bulaşması önlenmelidir.
Bulaşmada artropodların da rol oynayabileceği düşünülerek mücadele edilmelidir.
-Kedi veya kedi dışkısı ile çalışma yapan laboratuvar personeli risk altındadır. Bu kişiler laboratuvar tezgah ve aletlerinin kontaminasyonundan kaçınmalı, eldiven ve koruyucu elbise kullanmalıdır
ANSAKİASİS
Anisakis genusu üyeleri deniz memelilerinin mide-barsak parazitleridir. Dışkı ile atılan yumurtalar crustacealar tarafından alınır. Kesin konak ya enfekte crustaceaları alarak, yada enfekte crustaceayı almış bir balığı yiyerek enfekte olur.
Deniz memelilerinin bir paraziti olmasına rağmen, balıklarda bulunan canlı larvaların insanlar tarafından alınması mide veya bağırsak anisakiazisine yol açabilir. Böyle enfeksiyonlar asemptomatik olabilmekte veya parazitler mide ağrısı, bulantı ve kusma belirtileri ile gelişen akut gastrointestinal rahatsızlığa neden olabilmektedir. İnsanlar bu enfeksiyona anisakid larva barındıran balıkları çiğ veya az pişmiş olarak yediklerinde yakalandıklarından; larvalı balıklar iyice pişirilerek tüketilmeli, balıklar temizlenmeden dondurulup saklanmamalıdır.
CYSTİCERCOSİS (TENYALAR)
Cysticercus cellulosae :
Olgunları “Taenia solium” insanların ince bağırsaklarında bulunmaktadır. Gelişmesinde arakonak domuzdur fakat larvalar insan, köpek ve kedilerde de görülebilmektedir. Çizgili kaslarda yerleşen Sistiserkus sellulosa adı verilen larvalara akciğer, karaciğer, böbrek ve beyinde de rastlanmaktadır. İnsanlar, larvaları canlı sistiserk taşıyan domuz etlerini çiğ veya az pişmiş olarak yemek suretiyle alırlar. T. solium yumurtaları ile bulaşık yiyecekler ve ortam yoluyla da bulaşma olabilmektedir.
İnsanlarda sistiserkozis genellikle otopsiler sırasında rastgele teşhis edilmektedir
Cysticercus bovis :
Olgunları “Taenia saginata” insanların ince bağırsaklarında, larvaları ise sığırlarda görülmektedir. Sığırlar T. saginata ile bulaşık insan dışkısını otlarlarla birlikte alarak enfekte olurlar. Sığırların bağırsaklarında serbest kalan onkosferler bağırsak çeperini delerek kan damarlarına veya lenf kanallarına geçer ve dolaşımla çizgili kaslara, özellikle dil, boyun, kalp, omuz ve but kaslarına yerleşerek sistiserk olarak gelişir. İnsanların bu enfeksiyondan korunması beslenme alışkanlıklarına bağlıdır. -Pastırmada sistiserkler 14 gün canlı kalabilmektedir-. Sığır etlerinin iyi pişirilerek tüketilmesi gerekir. C. bovis 57 oC’ de ölmektedir ancak bu ısının etin ortasına kadar erişmesi gerekir.
Cysticercus cellulosae :
Olgunları “Taenia solium” insanların ince bağırsaklarında bulunmaktadır. Gelişmesinde arakonak domuzdur fakat larvalar insan, köpek ve kedilerde de görülebilmektedir. Çizgili kaslarda yerleşen Sistiserkus sellulosa adı verilen larvalara akciğer, karaciğer, böbrek ve beyinde de rastlanmaktadır. İnsanlar, larvaları canlı sistiserk taşıyan domuz etlerini çiğ veya az pişmiş olarak yemek suretiyle alırlar. T. solium yumurtaları ile bulaşık yiyecekler ve ortam yoluyla da bulaşma olabilmektedir.
İnsanlarda sistiserkozis genellikle otopsiler sırasında rastgele teşhis edilmektedir
Cysticercus bovis :
Olgunları “Taenia saginata” insanların ince bağırsaklarında, larvaları ise sığırlarda görülmektedir. Sığırlar T. saginata ile bulaşık insan dışkısını otlarlarla birlikte alarak enfekte olurlar. Sığırların bağırsaklarında serbest kalan onkosferler bağırsak çeperini delerek kan damarlarına veya lenf kanallarına geçer ve dolaşımla çizgili kaslara, özellikle dil, boyun, kalp, omuz ve but kaslarına yerleşerek sistiserk olarak gelişir. İnsanların bu enfeksiyondan korunması beslenme alışkanlıklarına bağlıdır. -Pastırmada sistiserkler 14 gün canlı kalabilmektedir-. Sığır etlerinin iyi pişirilerek tüketilmesi gerekir. C. bovis 57 oC’ de ölmektedir ancak bu ısının etin ortasına kadar erişmesi gerekir.
Yorumlar
Yorum Gönder