Mastitis, Subkilinik Mastitis ve Korunma Yolları





Süt insan hayatının her döneminde ve özellikle küçük yaşlardan itibaren sağlıklı bir gelişim için önem taşıyan bir besin maddesidir. Bu yeni doğan bir buzağı için de geçerlidir. Sütün yararlı olabilmesi içinse öncelikle sağlıklı bir kaynaktan elde edilmesi gerekmektedir. Süt sığırlarında çeşitli sebeplerle ortaya çıkabilecek hastalıklar, sütün mikrobiyolojik kalitesini bozarak yarardan çok zararlı bir duruma gelmesine neden olmaktadır. Özellikle çiftliklerde  sıklıkla karşılaşılan mastitis  nedeniyle meydana gelen ekonomik kayıplar, yetiştiriciler için büyük sorun teşkil etmektedir. Örneğin mastitis nedeniyle A.B.D’de meydana gelen yıllık ekonomik kayıp 1,7-2,0 milyar dolardır. Bu yıllık süt üretiminin %10’una eş değerdir. Türkiye’de bu hastalık nedeniyle meydana gelen ekonomik kaybın ise yılda 14 bin YTL olduğu edilmektedir.
Memenin Yapısı
     Meme adını verdiğimiz yapı aslında bir dış salgı organıdır. Bir süt ineğinin memesi 4 bölmeden meydana gelir. Hayvanın ardından bakıldığında sağ ve sol lopların birbirinden ayrıldığı görülebilmektedir. Yan bakıda ise memenin orta uzunlukta olduğu ve karın duvarına sıkıca bağlandığı gözlenir. Arka meme lopları öndekilere oranla daha büyük olup, günlük süt üretiminin yaklaşık olarak %60’ını karşılamaktadırlar. Meme loplarından her biri bir meme başı ile sona ermekte ve süt meme başları sayesinde alınmaktadır. Ayrıca her bir lopta meme başının haricinde bir meme başı kanalı, meme başı haznesi, meme hanesi, süt toplama kanalı ve alveoller  bulunmaktadır. Meme başlarının memeye düzgün bir şekilde yerleşmiş olması, uzunluğu ve meme başı kaslarının durumu birçok açıdan önemlidir. Bazı ineklerde bu dört meme başının haricinde küçük meme başları da bulunabilirse de bunların herhangi bir işlevi yoktur. Meme başı kanalının bağlantı noktasında güçlü bir kas yapı bulunmaktadır. Sfinkter veya Fürstenberg rozeti adı verilen bu yapının görevi; sağım ve buzağının emme dönemleri dışında meme sütle doluyken dahi sütün akışını önlemek ve çevrede bulunan mikroorganizmaların meme kanalı içerisine girişini engellemektedir.
Sütün Oluşumu
     Meme son derece damarlı bir yapıya sahip olup, süt yapımı için gerekli besin maddeleri memeye kan yoluyla ulaşmaktadır. Süt meme bezlerinde alveol adı verilen yapılarda üretilir. Alveol hücreleri tarafından üretilen süt, alveol kesesi içindeki boşluğa bırakılır. Üretilen süt miktarı başka faktörlerin de etkisi altında değişebilmekle birlikte, meme damarlarından geçen kan miktarı da sütün azlığı veya çokluğunda büyük rol oynar. Örneğin yaklaşık bir litre süt üretimi için memeden geçmesi gerekli kan miktarı 400-450 litre kadardır. Memedeki damarlaşma ne kadar kuvvetliyse süt üretimi de o derece fazla olur. Üretimin yapıldığı süt bezleri çevresindeki damar yapı gebeliğin doğuma yakın dönemlerinde artar. Biriken süt bir dizi kanal ile meme sarnıçlarına taşınarak sağıma kadar depo edilir. Üretilen sütün indirilmesinde ise sinirsel ve hormonal sistem rol oyna-maktadır. Buzağının sağım yerinde oluşu, meme başına masaj yapılması gibi faktörler varlığında memenin uyarımı ve sağımı gerçekleştirilebilir. Sağım sırasında sütün tamamını almak için sağımın en geç 10 dakika içerisinde tamamlanması gerekmektedir. Gürültü ve benzeri stres faktörleri sütün memeden çıkışını engelleyebilir.
Mastitis
     Süt sığırcılığında hayvanları sürüden elemenin en büyük nedenlerinden biri meme sağlığı problemleridir. Bu problemlerin sürü içerisindeki oranı %30-40 civarındadır. Mastitis meme dokusunun bakteriyel, kimyasal, termal ve mekanik nedenlerle yangılanması olarak tanımlanmaktadır. Mastitis, meme dokusunda patolojik bozukluklara yol açan ve süt veriminin azalmasına, sütün fiziksel ve kimyasal yapısının değişmesine neden olur. Sonuçta hayvan elden çıkarılmak zorunda kalır veya hastalık bazen de hayvanın ölümüyle sonuçlanır.
Mastitisli hayvanların meme dokusunda ve sütlerindeki alyuvar sayısında artış görülür. Hayvanları mastitise predispoze eden birçok etmen bulunmaktadır. Ahır ve çevre koşulları hazırlayıcı faktörlerden önemlileridir. Altlık inekler için çevresel patojenlerin birincil kaynağını oluşturur. Fakat kontamine meme başı, meme içi infüzyon, etkenlerle bulaşık sağım aleti, deri lezyonları, çamur ve sinekler de enfeksiyon kaynağı olabilirler.
Bulaşma
     Bulaşma etken veya etkenlerin meme başı kanalından girmesiyle olabileceği gibi Brucellozis ve Tuberkülozis gibi hastalıklar sırasında kan yoluyla ile de olabilmektedir. Etkenin meme dokusuna girebileceği diğer bir yol ise meme derisindeki yara ve çatlaklardır. Bütün sürülerde mastitisli inek bulunabilir. Mastitis etkeni meme başı deliğinden girerek süt kanalı yolu ile meme lobuna ulaşır. Burada unutulmaması gereken; bir meme lobunda oluşan enfeksiyonun meme içindeki diğer loplara normal şartlarda bulaşmayacağıdır. Sağımcılar, sağım makineleri ve ilaç uygulamaları gibi durumlarda ise enfeksiyonun bir meme lobundan diğerine bulaşması söz konusu olabilmektedir.
Hazırlayıcı Faktörler
     Yaş, süt verimi, memenin anatomik durumu, laktasyon sayısı, ırk, mevsim, ahır veya çevre koşulları, besleme ve sağım koşulları hayvanı mastitise hazırlayıcı faktörlerin en önemlileridir.
Bakteri Türü: Bazı bakteriler mastitise neden olan diğerlerine oranla daha patojendirler. Mastitis normalde meme florasını oluşturan saprofit bakterilerin çeşitli nedenlerle patojen hale gelmesi ile ortaya çıkabildiği gibi streptococcus veya staphylococcus alt türleri, gram negatif çubuklar ve özellikle laktozu fermente eden enterik orijinli mikroorganizmalar (coliformların) bu hastalığın etkenleri arasında sayılır. Hastalıkta 100’den fazla bakteri türü rol oynayabilir. Epidemiyolojik açıdan değerlendirildiğinde hayvandan aerosol yolla bulaşabilen Mycoplasma spp.; Staphylococcus aureus, Streptococcus agalactiae ve Corynebacterium bovis gibi bakteriler önem taşır. Diğer bazı streptococcus ve staphylococcus türleri ise hayvanın çevresindeki fırsatçı patojenlerdir.
Sağımcının El Temizliği: Özellikle sağımcılar hastalık etkenlerinin hayvanlara bulaştırılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Mastitisli hayvan bulunan sürülerde sağım yaparken, hastalığın diğer ineklere geçmemesi için sağım yapan kişinin bilhassa el temizliğine dikkat etmesi ve sağımı sırayla yapması gerekir. Öncelikle sağlıklı hayvanların sağımı yapılırken, sırasıyla hastalığı atlatmış ve son olarak da mastitisli hayvanın sağılması gerekmektedir.
Barınak Temizliği: Hayvanlar yatar konumdayken özellikle memelerinin idrar ve dışkı çukuruna denk gelmesi engellenmelidir. Bu gibi durumlarda memenin, başta dışkıda bulunan coliform grubu bakterilerle bulaşması kaçınılmazdır. Yanı sıra altlıklar ve ahır sıklıkla temizlenmeli ve periyodik olarak dezenfekte edilmelidir.
Hayvanın Irkı: Kültür ırkı hayvanlar genel olarak hastalığa yerli ırka göre daha hassastırlar. Bunun sebebi süt üretiminin fazla olmasıdır. Yanı sıra kalıtsal faktörler ve hormonal dengesizlikler de hazırlayıcı faktörler arasında yer almaktadır.
Hayvanın Yaşı: Hayvanın yaşı ilerledikçe ve yaptığı doğum sayısı attıkça mastitis oranınında arttığı görülmüştür. Streptecoccus  ve E.coli enfeksiyonlarından kaynaklanan mastitis özellikle yağlı ineklerde ve yüksek süt verimi dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Buna karşın C.pyogenes ve Staphylococ’tan kaynaklanan mastitisler ise daha çok genç görülür.
Beslenme Faktörü: Özellikle tek yönlü kesif yemle beslenen hayvanların mastitise daha yatkın olduğu görülmektedir.
Hayvanın Fizyolojik Durumu: Hormonal durumda da mastitise yakalanmayı etkilemektedir. Östrojen hormonunun normalden az olduğu durumlarda, yavru doğduktan hemen sonra mastitise yakalanma oranı normal zamanlara oranla 4 kat fazladır.
Memenin Durumu: Meme başı yapısındaki bozukluklar da mastitise hazırlayıcı madde olarak rol oynar. Memelerin çok büyük ve sarkık oluşu, meme ligamentlerinin gevşekliği, meme başı sfinkterlerinin (Fürstenberg Rozeti) anotomik olarak gevşek, çok sıkı bir yapıya sahip olma veya meme başı deliğinden çok yukarıda olması gibi nedenlerden ötürü hayvanın mastitise yakalanma olasılığı artmaktadır. Meme başı sfinkterleri gevşek olan hayvanlarda meme süt ile doluyken sütün kendiliğinden aktığı görülür. Normalde bu sfinkterle meme içi süt basıncı arasında bir denge vardır. Bu denge dışarıda bulunan mikroorganizmaların meme içine girmesini engelleyen bir bariyer görevi görür. Meme başı anotomik yapısı bozuk olan hayvanlarda etkenlerin içeri girmesi daha kolay olacağından bunların mastitise yakalanma olasılıkları daha fazladır.
Çevresel Hazırlayıcı Faktörler: Mastitise sebep olan çevre faktörleri arasında meme başında meydana gelen çerpmalar, yaralanmalar, hava şartları, ahırların ve ağılların temizliği ve sinek gibi çeşitli mikroorganizmalara taşıyıcılık yapan vektörler yer almaktadır. Hayvanların aniden sıcaktan soğuğa geçirilmeleri hem hayvanın bağışıklık sistemini zayıflatır ve hem de meme başında çatlakların meydana gelmesine nede olur. Hastalık genellikle yazdan kışa geçiş döneminde daha sık ortaya çıkar.
Sağım Dönemi Ve Günlük Sağım Sayısı: Taze sütte mikroorganizmaların üremsini engelleyen faktörler bulunduğundan sağım dönemi dışındaki inekler mastitise daha yatkındırlar. Fakat olumsuz şartlarda laktasyonun her döneminde memeler enfekte olabilir. Ancak, doğum öncesi 1 haftalık dönem doğumu takip eden 2 aylık dönem ve kuruya alınmayı takip eden 2 haftalık dönem bulaşmaların en yoğun olduğu dönemlerdir. Sütçü ineklerde günlük sağım sayısının klinik mastitis ve süt verimi üzerine etkisinin araştırıldığı bir çalışmada; süt ineklerinde sağım sayısının artırılmasının süt veriminde belirgin bir artışa ve klinik mastitis olgularında da azalmaya sebep olduğu saptanmıştır.
Subklinik Mastitis



Mastitis, süt veren hayvanlarda meme bezinin yangılanmasına bağlı olarak süt miktarının azalması veya kesilmesi ve sütün bileşiminin bozulması ile karekterize bir hastalık olup özellikle süt ineklerinde çok büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Mastitis, memenin kısmen veya tamamen tahrip olmasına hatta bazen hayvanın ölümüne dahi neden olabilmektedir. Süt veriminin azalması, sütün kalitesinin bozulması, sağaltım masraflarının artması ve bazı durumlarda hayvanın elden çıkarılması gibi nedenlerden dolayı bu hastalık, ülke ekonomisi için büyük bir önem taşımaktadır.

Sütün her yaştaki İnsan ve hayvan beslenmesindeki önemi bilinmektedir. Sütün sağlıklı olarak elde edilmesi, memenin sağlıklı koşullarda tutulması ve koruyucu önlemlerin alınması ile mümkündür. Diğer ülkelerde olduğu kadar yurdumuzda da mastitis özellikle subklinik mastitis nedeniyle karşılaşılan ekonomik kayıplar oldukça fazladır. Türkiyenin Avrupa Topluluğuna girme sürecinde, topluluğun standartlarına uyum sağlama yolunda girişimlerde bulunulması kaçınılmazdır.
Mastitis memede kızarıklık , ağrı, şişlik ve sıcaklık gibi yangı semptomları ile sütte renk bozukluğu, pıhtı, irin ve kan görülmesi gibi değişikliklerle karakterizedir. Mastitis klinik ve subklinik formlarda görülmektedir. Akut mastitislerde meme dokusunda şişme, sıcaklık, ağrı, sütte azalma, sütün kanlı ve sulu olması ile birlikte ateş ve depresyon gibi sistemik bozukluklar da görülmektedir. Kronik mastitisler, klinik mastitislerin tedavi edilmediği durumlarda veya subklinik mastitislerin devamı olarak şekillenmektedir. Bu tip mastitisde süt salgısı azalır, memede fibrozis ve indurasyon oluşumuna bağlı olarak meme dokusu şertleşir.
Subklinik mastitislerde meme dokusu ve sütteki değişiklikler klinik olarak belirlenemez. Bu tip mastitisler ya kendiliğinden iyileşir ya da hastalık devam ederek akut veya kronik hale dönüşebilir.
Süt inekçiliği yapılan işletmelerde karşılaşılan en önemli problemlerinden biri olan subklinik mastitis, klinik olarak saptanamadığı için yetiştiricilerin gözünden kaçabilir. Kilinik mastitislerde olduğu gibi, bu tip mastitislerin de teşhisi, Somatik Hücre Sayısı, labotatuvar muayeneleri ve etken izolasyonu ile yapılmaktadır.
Mastitislerin erken dönemde sağaltımı sürü sağlığı ve hayvancılık ekonomisinin yanısıra halk sağlığı yönünden de önem taşımaktadır. Doğru bir sağaltımın gerçekleştirilebilmesi için süt örneklerinin mikrobiyolojik kontrolleri yapılarak hastalığa neden olan etken/etkenlerin izole ve identifiye edilmesi ve antibiyotiklere karşı duyarlılıklarının belirlenmesi gereklidir.
Süt sekresyonundaki değişikliği her zaman gözle saptamak mümkün olmasa bile sütteki somatik hücre sayısının artması mastitisin varlığına işaret olabilmektedir.Klinik bulgularla dikkati çeken mastitis olgularının yanısıra meme ve sütte gözle görülür bir değişiklik oluşturmayan fakat süt salgısının azalması ve sütün mikroplu oluşu ile karekterize olan subklinik mastitisler sayıca klinik mastitislerden daha fazla olup çoğunlukla bireysel değil, bir sürü sorunu olarak görülürler. Bu tür mastitisler ancak Somatik Hücre Sayımı, California Mastitis Test (CMT) gibi özel testlerle ortaya çıkarılır.
Subklinik mastitis olgularında genel olarak meme dokusu ve sütteki değişiklikler klinik olarak gözlenemez. Ancak, Laboratuvar yoklamalarına başvurularak sütteki somatik hücre sayısının artışı yanısıra patojenik etkenlerin de izolasyonu yapılarak sonuca gidilir.
Yapılan araştırmalara göre, özellikle sütçü sürülerde her klinik mastitis olgusuna karşılık 40-50 subklinik mastitis olgusunun ortaya çıkışı ile olay ekonomik yönden de önem kazanmaktadır.İngiltere ve Galler’de yapılan incelemelerde klinik mastitisin doğurduğu maliyetin yıllık 40 milyon sterlini bulduğu hesap edilmiştir. Yine aynı ülkede subklinik mastitislerin ise daha fazla sayıdaki süt ineğini etkilemekte olduğu ortaya konulmuş ve ineklerin % 20′sinin herhangi bir zamanda infeksiyona yakalanabileceği bildirilmiştir. Ayrıca, süt veriminde azalma ile birlikte sütün yapısında da bozukluklar oluştuğu belirtilerek İngiltere’de subklinik mastitislerden ileri gelen yıllık ekonomik kaybın 100-120 milyon sterline ulaşabileceği ileri sürülmüştür. Yurdumuzda ise inek sayısının oldukça fazla olmasına karşın süt verimi ortalama 10- 12 kilogramla sınırlı kalmaktadır. Bunun nedenlerinin başında mastitisin yer aldığı şüphesizdir. Türkiye’de subklinik mastitis yüzünden oluşan ortalama üretim kaybı inek başına yılda kabaca 200 litre olarak tahmin edilmektedir.
Sığır yetiştiriciliği yapılan tüm ülkelerde subklinik mastitislerin durumu ve görülme sıklığı ile ilgili araştırmaların arttığı görülmektedir. Araştırıcılar, ABD’de bireysel olarak herbir ineğin hücre sayımları yapılarak subklinik mastitis teşhisinin gerçekleştirilmekte olduğunu ve benzer bir uygulamanın İngiltere’de bulunduğunu bildirmişlerdir. Diğer taraftan çiftlik koşullarında yapılan teşhise yönelik testlerin de önem taşıdıkları ve bu amaçla bir çok testin geliştirildiği fakat, California Mastitis Test (CMT) dışında diğerlerinin yaygın bir uygulama alanı bulamadığı bildirilmektedir.
Görüldüğü gibi mastitisle mücadelede belirtilen özellikleri dolayısıyla subklinik mastitisler üzerindeki çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Mücadele programlarının uygulanmasında öncelikle bu husus dikkate alınmış ve ülkelere göre az veya çok değişmek üzere benzer temel prensiplere dayanan mücadele programları geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Bu amaçla hastalığın ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli faktörler üzerinde durularak bu konudaki açıklık kapatılmaya çalışılmıştır.
Subklinik mastitislerin zamanında tesbiti hastalıkla mücadele programının önemli bir kısmını teşkil ettiğinden pratik, değerlendirilmesi kolay ve güvenilir testler tercih konusu olmuştur. Bu amaçla California Mastitis Testi (CMT) ahırda uygulanabilir olması, pratik oluşu ve değerlendirilme kolaylığı nedeniyle diğer testlere tercih edilmektedir. California Mastitis Testi ile saptanan subklinik olgularda, sürüde bulunan tüm hayvanlar teste tabi tutularak pozitif reaksiyon veren meme loblarından aseptik koşullarda süt örnekleri alınarak laboratuvara gönderilir. Bu süt örneklerinden somatik hücre sayımı ve mikrobiyolojik muayenelerde yararlanılır. Mikrobiyolojik muayene sonucunda hastalık etkenlerinin izolasyon ve identifikasyonuna gidilir. Son aşamada ise izole edilen etkenlerin antibiyotik duyarlılıkları tesbit edilerek hayvanların kuru dönemde sağaltımları gerçekleştirilir. Sağmal inek kuruya çıktığında laboratuvar sonuçları göz önünde tutularak seçilen geniş spektrumlu ve memede uzun süre kalabilen uygun bir antibiyotik uygulamasına geçilmesi gerekmektedir


Mastitis'ten Korunma
http://www.cu.edu.tr/merkezler/tyhm/images/200506_22.jpg


§ İlk önce genç inekleri, daha sonra yaşlı inekleri ve en son olarak mastitis problemi yaşayan ineklerinizi sağınız.
§ Sağım makinesi başlıklarını takmadan önce memedeki ilk sütü elle sağarak ayrı bir kaba alınız. Bu kontrol klinik mastitislerin tespitinde sizlere yardımcı olacaktır.
§ Sağımdan yarım saat önce meme temizliğini yaparak dezenfekte ediniz.
§ Sağım işlemini uygun basınçta ve pulsasyonda olmasına dikkat ediniz. Bir ineğin ortalama sağım süresi 4,5 – 5 dakidadır.
§ Sağımı biten ineklerinizin memelerini püskürtme veya daldırma yöntemi ile dezenfekte ediniz. Memelerde kullanacağınız dezenfektanların meme dokusunu tahriş etmeyen nitelikte olmasına dikkat ediniz.
§ Her sabah ineklerde iştah ve mastitis kontrolü yapınız.
§ Sağımdan sonra sağım ekipmanlarını önce dezenfektanlı soğuk su, arkasından deterjanlı sıcak su ve son olarak temiz soğuk sudan geçirerek yıkadıktan sonra temiz şekilde muhafaza ediniz.
§ Sağımı biten ineğe karma yem vermek suretiyle ayakta kalmasını, böylelikle meme kaslarının kapanması için zaman yaratılmasını sağlayınız.
§ Laktasyonun ilk 1. Ayı sonunda mutlaka ineklerinizde mastitis bakımından sık sık kontrol yapınız.
§ İneğinizi kuruya çıkartırken tamamen meme bölmelerini boşalttıktan sonra mastitise karşı önlem için her bir meme bölmesi içine antibiotik veriniz. Unutmayınız!.. en uygun mastitis tedavisi kuru dönemde mümkündür. Bu tür uygulama Streptecoc ve staphilacoc bakterilerin neden olduğu mastitislere karşı ineğinizi koruyacaktır. Ancak, Coliform tür bakterilerin neden olduğu mastitislere karşı korumada yetersiz kalması nedeniyle, kurudaki ineklerinizi mutlaka sürüden ayrı ve temiz zeminli yerlerde tutmaya özen gösteriniz. Yapılan araştırmalar, kuru dönemde antibiotik uygulamasının bir sonraki laktasyonda süt verimini olumlu şekilde etkilediğini göstermiştir.
§ Sağım birkaç saat önce sütünü bırakan hayvanlarınızı, sağıma kadar temiz bir yerde tutunuz.
§ Mastitisli sütleri, dezenfektanlı su ile dolu bir kaba koyarak imha ediniz. Bu sütlerin tüketilmesine izin vermeyiniz.
§ Mastitisli sütleri kesinlikle buzağı beslemede kullanmayınız. Yapılan araştırmalar mastitisli sütle beslenen dişi buzağıların gelecek yaşamlarında bu hastalığa karşı oldukça hassas olduklarını ortaya koymuştur.
§ İneklerinizin memelerine zarar verecek yapı malzemelerini ve zeminleri ortadan kaldırınız.
§ Ahırlarınızın havalandırmasını mutlaka kontrol ediniz.
§ Ahır kapısı önüne mutlaka bir kireç havuzu koyunuz. Yabancıların ahır içerisine önlem almadan girmelerine izin vermeyiniz.
§ Ahırlarınızı ve özellikle ahır duraklarını ayda bir mutlaka etkili dezenfektanlarla dezenfekte ediniz.
§ Sürekli mastitise yakalanan ineklerinizi elden çıkartınız.
§ Fazla meme başı mastitis açısından sakıncalı olması nedeniyle, buzağı döneminde dişi buzağılarda fazla meme başlarını aldırınız.
§ Sürünüzde diğer ineklerin memelerini emen inekleri elden çıkartınız.
§ Ahır duraklarının ineğiniz yatar vaziyette iken, memesinin idrar kanalı içine girmeyeceği uzunlukta olmasına dikkat ediniz.
§ Mastitis konusunda şüphelendiğiniz inekleri Veteriner Hekiminize zamanında haber veriniz.
§ İşletmenizde her zaman için mastitis teşhis kartı bulundurunuz. Böylelikle şüphelendiğiniz inekleri daha kolay tespit etmeniz mümkün olacaktır. Bu tür inekleriniz için Veteriner Hekiminizden CMT testi yapmasını isteyiniz.
§ Doğumdan önce ineğinizin memesini her ne surette olursa olsun sağmayınız. Doğumdan sonra ödemli memelerin tedavisi için Veteriner Hekiminize başvurunuz.
§ Hayvanınızın dış görünüşe göre sınıflandırmasını mutlaka yaptırınız. Meme başı uzunluğu fazla, memesi aşırı sarkık, meme başları yerleşimi anormal olan ineklerinizin bu kusurunu yavrularında giderebilecek denenmiş boğa spermasını Veteriner Hekiminizden isteyiniz.
§ Gezinti alanlarında hayvanların su ve dışkı birikintilerine yatmaması için suni tepecikler inşa ediniz.
§ Sağım makinesi pulsatör lastiklerini her üç ayda bir yenileyiniz.
§ Buzağılarınıza sütü elden vermeye özen gösteriniz.
§ Mastitis tedavisi amacıyla meme içine ve kas içi antibiotik verilen ineklerinizin sütlerini asgari 3 gün (6 sağım) sağlıklı sütlere katmayınız.
§ Sağım makinesi başlıklarını meme başlarına takarken ve çıkartırken nazik davranınız.
§ Sütünü bırakmayan ineğinizin memesine bir sıcak, bir soğuk su kullanmak suretiyle lavaj yaparak masaj yapınız. Buna rağmen ineğiniz sütünü bırakmıyor ise, Veteriner Hekiminize başvurunuz.
§ Memesi ateşli olan veya memesinin bölmelerinin herhangi birinde sertlik bulunduran ineğinizi Veteriner Hekiminize gösteriniz.
§ İneğinizin kuru dönem süresinin 45-60 gün civarında olmasına özen gösteriniz. Bu süreden kısa veya daha uzun kuru dönem geçiren ineklerin mastitise yakalanma riski daha fazladır. Diğer taraftan ikinci buzağıya gebe ineklerinizin kuru dönem süresinin 55-60 gün civarında olmasına özen gösteriniz.


Yorumlar

Popüler Yayınlar