Özel Patoloji - Ürogenital Sistem (Ders Notları)
Dişi Genital Sistem Anomalileri
Tüm
canlılarda görülmektedir. Ortalama %5 civarında bir anomali tüm canlılarda görülmektedir.
Bunların bir kısmı genetik faktörler ve hormonal faktörlerdir. Diğer bir kısmı
ise çevresel faktörlerdir. Biliyorsunuz dişiler ne kromozomuna sahip? XX
kromozomuna sahiptirler yani homogamettirler. Embriyo oluşumunda ilk genital
organ hastalıkları müller kanallarında ve wolf kanallarında oluşabilir. Bu iki
kanal birbirine paralel seyreder. Wolf kanallarından erkek eklenti organları
gelişiyor. Müller kanallarından ise dişi eklenti organları gelişmektedir. Y
kromozomunun kısa kolunda bulunan testis belirleyici faktörün etkisiyle kök
hücreleri sertoli hücrelerine ve leydig hücrelerine farklılaşıyorlar. Y
kromozomu üzerindeki testis belirleyici faktör sayesinde farklılaşırlar. Eğer o
faktör olmadıysa veya yeterince çalışmaz ise bütün farklılaşma dişilik yönünde
oluyor. Yani bu aşamada bakılırsa bütün canlılar teorik olarak oluşurken
dişidir, sonradan farklılaşma Y kromozomunun kısa kolu sayesinde oluyor. Ve
dişi kanalın farklılaşması müller kanalının gelişmesi ile olur. Buradan tuba
üterina, uterus ve vajina oluşur. Wolf kanalının gelişmesi olsaydı o zamanda
epididimis, vesicula seminalis, rete testis gibi erkek eklentileri de gelişecek
idi. İşte bunların çeşitli sebeblerde demin söylediğim gibi hormonal, internal
ve ekstrinsik nedenlerle fonksiyonal olmaması sonucunda hermafrodizm ve
freemartinizm gibi anomaliler şekillenmektedir.
Hermafroditizm (interseks)
Dişiye ve erkeğe ait genital organların ya da seks
görünümlerinin bir hayvanda bir arada bulunması durumudur. Hermafroditler
bir yalancı hermafrodit bir de gerçek hermafrodit olarak ikiye ayrılıyorlar.
Gerçek hermafroditte; her iki cinse ait genital
organlar ve gonadlar yan yana bulunur. Özellikle de gonadlar yan yana bulunur.
Bu gonadlar yan yana bulunur derken şunu kast ediyoruz. Bir tarafta mesela
ovaryum vardır. Bir tarafta ise testis vardır veya ovaryum ve testis birbirine
yapışıktır, birleşiktir. İki tarafta da yapışık ve birleşik olabilir. Bir
tarafta ovaryum bir tarafta testis var ise gerçek hermafrodit olarak
tanımlanır. Burada da çoğunlukla da xx hermafrodit görülür. Xx hermafrodit
dediğimiz aslında dişidir. Tersi xy hermafrodit olabilir fakat çoğunlukla
görülen xx hermafrodittir. Gerçek hermafrodit (ovo-testis); ovo-testis derken
ovaryum ve testis yan yana olurlar. Geçek hermafroditte dış genital
organlar dişi yönünde gelişmiştir.
Yalancı hermafroditler; bunlar da tek bir gonad
dokusu bulunur. Tek bir gonad dokusu bulunur derken kast ettiğimiz; ya ovaryum
vardır yada testis vardır ama dış genital organlar bulunan ovaryum yada
testisin zıttı yönündedir. Yani ovaryum varsa dış genital organlar genelde
erkek görünümdedirler.
Freemartinizm (Chimera)
Bunu
genel patolojide işlemiştik diye hatırlıyorum. Biraz daha detaylı bahsedeceğiz.
Sığırlarda normalde ikiz gebelikler istenmez fakat %1 oranında düvelerde ilk
doğumda ikiz gebelik görülebiliyor. Yaş ilerledikçe %1’den %10’a kadar ikiz
gebelik oranı artabiliyor ama ikiz gebelik olunca ikisi erkek olabilir, ikisi
dişi olabilir ve bir tanesi erkek bir tanesi dişi olabilir. Tek yumurta
ikizlikleri bizim için problem oluşturmaz. Neden? çünkü ikisininde cinsiyeti
aynıdır. Şimdi demek ki %1 ikiz gebelik olayı var. %1 ikiz gebelik olayınında
diyelim %50’si tek yumurta ikisi kalanı çift yumurta ikisi onlarında binde bir
ila onbinde bir görülme oranı vardır. Yani sığırlarda freemartin görülme oranı
1/1000 ila 1/10000’dir. Burada biri erkek biri dişi olduğunda bizim dediğimiz
olay ortaya çıkıyor. Olaya freemartinizm dişi yavruya freemartin adi
veriliyor. Bu gebeliklerde eğer farklı cinsiyette ise doğan dişi
yavruların %90’ı freemartin olur. Fakat koyunlarda bu oran ve keçilerde
tam tersidir. Çoklu gebelik varsa koriyo-allantoik anastomozlar nedeni ile
sığırladaki %90 oran koyunlarda ve keçilerde %1’e kadar düşer. Diğer yandan
domuz, lama ve atlarda koriyoallantoik anastomozlar nedeni ile hayvanlarda
kimerizm görülmesine rağmen freemartin görülmez. Burada kimerizm dediğimiz olay
plasental anastomozlar nedeni ile dişi ve erkek yavruların kan hücrelerinin
birbirleri arasına geçiş yapmaları ve kimer oluşturmalarıdır. Yani hem erkek
yavruda hem dişi yavruda iki gruba da ait kan hücreleri bulunur. Çoklu
gebeliklerde iki yavrunun aynı kan grubuna sahip olması çok nadirdir.
Sığırlarda iki yavruda da farklı kan grupları vardır. Fakat erkekte kimerizm
görülmesine rağmen herhangi bir probleme yol açmaz. Yani o erkek normal olarak
damızlıkta kullanılabilir. Bütün problem dişide şekillenir. Dişi %90 oranında
kısır olur ve buradaki kısırlık bu hematopoietik hücrelerin dişide kolonize
olması ve kimerizm şekillenmesinden dolayı değil erkek yavru gonadlarından
salgılanan anti müllerian hormonu dediğimiz veya faktör dediğimiz etkilerin
dişiyi steril duruma getirmesidir. Gonadlardan salgılanan anti müllerian
faktörü müller kanalının gelişmesini engeller. Dersimiz başından da dediğimiz
gibi müller kanalından dişi eklenti bezleri gelişir. İşte bunları engelleyen
anti müllerin faktörü nedeniyle dişi kısır olur.
Normalde vagina oluşur fakat vaginanın boyutları normal hayvanlara göre daha
rudimenterdir. Tam gelişmemiştir. Dış klinik bakıda vagina boyutundan
şüphelenilir. Bunun yanında rektal muayenede vagina olmasına rağmen cervix
uteri ve kornular gelişmemiştir. Rektal muayene ile hissedemezsiniz. Ultrason
ile baktığınız da bunların oldukça atrofik olduklari göze çarpar. Bunun yanında
mezonefrik kanala ait yapılar değişken derecelerde bulunur. Wolf kanalından
gelişen rete testis, epididimis gibi erkek eklenti yapılarıydı. Buna ait
yapılar az veya çok olarak değişen oranlarda görülebilir. Ovaryumlar
hipoplastik olur ve ovaryumların yanında steril tubulus semineferus concortuslar
dikkati çeker.
Teşhisinde ultrason ve rektal muayeneden faydalanılır. Gerçek teşhis
histopatolojik olarak konulur. Kan örneklerinde kimerizme bakılır. Kimerizm
dediğimiz erkekte dişiye ait kan hücreleri dişide erkeğe ait kan hücreleri olduğu
için freemartinizm hayvanın kanında dişiye ve erkeğe ait kan hücreleri vardır.
Bu tespitte de floresan in situ hibridizasyon tekniği kullanılabilir veya
en kesin teşhis yöntemi PCR yöntemidir.
OVARYUMLAR
1. Ovaryum
agenezisi
2. Üçüncü ovaryum
3. Aksesuar ovaryum
4. Ovaryum
hipoplazileri
5. Müller kanalında
gelişimin durması (uterusa ve servikse ilişkin)
Foliküllerin çapları ve boyutları hayvandan hayvana değişir.
Kedi köpekte 2-3 mm, koyun keçilerde 1cm kadar, sığırlarda 1,5-2 cm,
kısraklarda ise 3 ila 7 cm’e kadar ulaşabilir.
Ovaryumda gelişim anomalileri görülebilir. Ovaryum gelişim anomalileri ilki
ovaryum agenezisi; doğmasal olarak şekillenmemesi ve bazen 3. ovaryum vardır.
Accessor ovaryum gelişebilir. Veya bazen müller kanalında gelişim durması beyaz
düve hastalığı dediğimiz otozomal resesif bir hastalık neticesinde müller
kanalında gelişim durur. Buradaki otozomal resesif bir hastalık sonucu müller
kanalı gelişmemiştir. Rudimenter uterus, serviks ve vagina görülür.
Folliküler atrezi
Evcil
hayvanlarda fizyolojik bir olay, unipar hayvanlarda, tek doğum yapan
hayvanlarda östrüs siklusu boyunca birden fazla folikül gelişir fakat bunlardan
yalnızca bir tanesi olgunluğa ulaşır diğerleri atreziye uğrar. Bu normal bir
fizyolojik olaydır. Kısrak ve koyun gibi havyanlarda mevsimsel poliöstrik
havyanlarda östrüsün görülmediği zamanlarda föliküller gelişir fakat bu
anöstrüs boyunca hepsi atrezi olur. Bunlar fizyolojiktir. Bunun yanında
gıdasızlık, açlık ve kaşeksi gibi durumlarda normal gelişmesi gereken folikül
atrezi olabilir. Buradaki patolojik bir olaydır. Normal gıda rejimine
döndüğünde o problem ortadan kalkar.
Ovaryum Kistleri
A. Ovaryumun içinde
olanlar
Kistik graafian follikülü
Anovulator Luteinize follikül kistleri
Kistik korpus luteum
Epitelyal inkluzyon kistleri
B. Ovaryum çevresinde
olanlar (paraovarian kistler)
Mezonefrik tubul ve kanal kistleri
Paramezonefrik tubul ve kanal kistleri
Tuba ovarial kistler
Özellikle ineklerde ve domuzlarda kısırlığa yol açan önemli
bir problemdir. Kistik ovaryum olan hayvanlarda hastalık bazen nimfomanik
olmasına rağmen o hayvanlarda anöstrüs vardır. Ovulasyon şekillenmez. Bu durum
olgunlaşmış foliküllerde ovulasyon yetersizliğinden kaynaklanır. Peki
olgunlaşmış foliküllerde neden ovulasyon şekillenmiyor? Bunların bazı sebebleri
var. Bir tanesi hormonlar normal limitlerinde olmasına rağmen LH yetersiz veya
LH reseptörleri yetersizdir. Bu tür kistlere rastlama nedeni en çok güç
doğumlarda uterusta metritis şekillenmiş ise e.coli enfeksiyonları varsa işte o
tür hayvanlarda daha çok bu problemleri görebilirsiniz. Bu tür hayvanlarda
uterus duvarı büyüktür ve ödemlidir. Bu havyanlarda sık sık kistik endometriyal
hiperplazi dediğimiz olay görülür. Vajina ve vulvada ödem şekillenir.
Normalde vajina tabanında görülmeyen gardner kanalı vardır. Yine vulvanın
tabanında bartholin bezleri vardır. Bu ovaryum kistlerinde bu bezler kistik
olarak dilatasyona uğrayabilir.
Bu kistlere köpeklerde de rastlanabilir. Özellikle yaşı
ilerleyen köpeklerde görülür. Kistler genelde tek veya çok sayıda olur. Tek
olan kistler genelde herhangi bir probleme yol açmaz. Toplu kistler probleme
yol açar. Buna da köpeklerde polikistik over sendromu diyoruz. Normal şartlarda
çok sık görülmemesine rağmen ama dışarıdan dediğim gibi ilaç verirerek siklus
baskılanıyorsa onlarda görülme ihtimali çok çok artar. Bu durum da
hiperöströjenizme yol açar. Hiperöstrojenizm geliştiğinde bu hayvanlarda bazı klinik
bulgularla kendini belli eder. Bir tanesi kistik endometriyal hiperplazidir.
Bunun yanında metritis şekillenir. Fakat bunlardan daha önemlisi artan östrojen
kemik iliğini baskılar. Kemik iliğini baskılayınca bu havyanda pansitopeni
görülür. Pansitopeni görülen bir köpekte ne tür bulgular görmekteyiz? Veya bir
hayvanda? Anemi görürsünüz. Başka ne görürüz? Beyaz kan hücreleri yani
akyuvarlar, akyuvar derken neyi kastediyoruz? Lenfositler, nötrofiller hepsi…
onlar azalınca ne oluyor? Lökopeni. Bağışıklık azalır. Hayvanda sekonder
enfeksiyonlar gelişir. Başka? Trombositopeni olur. Trombositopeni görülünce ne
olur? Pıhtılaşma azalır. İşte bu tür köpekte veya insanlarda pansitopeni
sonucunda şiddetli anemi, sekonder enfeksiyonlara yatkınlık ve kanama eğilimi
olur. Özellikle de köpeklerde kanama kendisini burun kılcal damarları
ince olduğu için burundan kanama şeklinde gösterir. İlk hasta sahibinin gözüne
çarpan bulgular iştahsızlık, huysuzluk, mutsuz ve burundan kanamadır. Size yani
tek burun kanaması şikayetiyle bile gelebilir ama siz mesela burun kanaması
nerden nereye aklınızda her zaman bu olsun diye anlatıyoruz. Çünkü burun
kanaması olunca sizin şüpheleneceğiniz başka hastalıklar var. Ne gibi
hastalıklardan şüphelenirsiniz burun kanaması şikayetiyle bir hayvan gelirse?
Akciğer hastalıkları, burunda yabancı cisim, tümörler, travma yani asıl
hastalıktan 100 km uzaktan geçersiniz. O bakımdan bunu bilmek önemli.
Luteinleşmiş Kistler
Bu
lüteinleşmiş kistler ovulasyon olmadığında ve teka lüteinleştiğinde görülen
kistlerdir. Kist boşlukları yuvarlak olur ve hipofiz tarafından lüteinleştirici
hormonun yeterince salgılanmaması neticesinde lüteinleşmiş kistler görülür.
Kısırlık vardır.
Kistik Korpus Luteum
Dışarıdan
bakıldığında farkına varılmaz fakat ovulasyon vardır. Yalnızca korpus luteum
merkezinde çapı değişen boyutlarda kist vardır. Ovulasyon olup hayvan gebe
kalabilir. Gebe kaldıktan sonra da bir iki ay içerisinde kistik korpus luteum
normal hale döner.
Seröz İnklüzyon
Kistleri
Yüzey
epitelinin ovaryumun içine doğru invaginasyonuyla şekillenir. Bunlar genelde
hormonal olarak aktif değildirler. Fakat hormonlara karşı reseptörler
bulunabilir. Nisbeten yüzeye yakın şekillenirler. Herhangi bir kısırlık
problemine yol açmazlar.
Ovaryum Çevresinde Olanlar (parovarian kistler)
Mezonefrik tubul veya kanal kistleri; Mezonefrozun (Wolf
kanalının) dişideki kalıntılarından şekillenir.
Tuba ovarial kistler; Ovaryuma yakın yumurta
yolunun kistik genişlemesidir.
Kistik Bursa ovarika; Fimbria ovarikanın ovaryuma
yapışması sonu yumurta yolundan bursa içine sıvı dolması sonucu oluşur.
Ovaryumun Neoplastik
Hastalıkları
Çok nadir görülür. Epitel tümörleri, Eşey hücre tümörleri, Seks kordonu stromal
tümörler.
Yumurta Yolları (Tuba
Uterina, Ovidukt, Salpinks, Fallopi tüpü)
Anomaliler; Agenezis, Segmental aplazi, Duplikasyon
Divertiküldür. Agenezis deyince şekillenmemiş olduğunu anlıyoruz. Segmental
aplazi deyince bir kısımda var çok az şekillenmiştir.
Önemli lezyonları arasında Hidrosalpinks, Pyosalpinks ve
Salpingitis vardır. Bunlar genelde sekonder olarak şekillenir. Uterus
enfeksiyonları assendes olarak yumurta yollarını etkilemesi neticesinde ortaya
çıkar veya veteriner ovulasyonu oluşturmak için ovaryuma müdahale ettiğinde
yumurta yollarının hasar görmesi sonucu şekillenebilir.
Hidrosalpinks;
yumurta yollarının berrak bir sıvıyla dolup genişlemesidir ve yumurta
yollarının tıkandığı bölgenin üst kısmında genişleme olur. Bazen mezosalfinks
ovaryuma yapışır. Ovidukt gerilir, şişer. Tabiki böyle durumlarda ovaryumun
oviduk’a ilerlemesi engellendiği için bu hayvanda veya insanda kısırlık
şekillenir. İnfertilitenin en önemli sebeblerinden bir tanesidir.
Salpingitis;
yumurta yollarının yangısıdır. Buda utarus yangılarını takiben şekilleniyor.
Yangının tipine göre seröz, kataral ve fibrinli şekillenmektedir. Genelde
mikoplasma ve üreaplasma enfeksiyonların assendes olarak yumurta yollarına
ulaşması sonucu şekillenir.
Pyosalpingitis;
yumurta yollarının irinli yangısına ise pyosalpingitis adı veriyoruz. Buda
metritisler sonucu şekillenmektedir. Pyosalpingitislerde yumurta yollarında
nötrofil, lenfosit ve plazma hücrelerinden ibaret bir yangı hücreleri
infiltrasyonu görülmektedir. Etkenler çok çeşitli olabilir. Streptokoklar,
stafilokoklar, e.coliler ve en fazla actinomyces pyogenes pyosalpingitise yol
açmaktadır.
Uterus
İç tabaka endometrium, orta tabaka myometrium, dış tabaka
ise perimetrium olarak adlandırılır. Gebe olmayan hayvanlarda östrojen etkisi
altındaki uterus enfeksiyonlara dayanıklıdır. Progesteron salgılanması ile
uterus enfeksiyonlara duyarlı hale gelir.
PLASENTA
Mineralizasyon, ödem, eksudat, kotiledonların nekroz ve
infarktüsü, interkotiledonal plasentanın kalınlaşması ve vaskülitis görülür.
Bunların bir kısmı enfeksiyöz bir kısmı ise fizyolojik olarak vardır.
Fizyolojik olarak bulunan ama size anomalik olarak gelen bazı bulgulardan
bahsedeceğiz. Çünkü bunları ilk gödüğünüzde brucella gibi camplyobacter gibi
hastalıklara benzettiğiniz için bunlardan bahsedeceğiz.
Amniotik Plaklar
Normalde özellikle sığırlarda gebeliğin ikinci yarısında
yani üçüncü aydan sonra plasentada amniyonda mercek büyüklüğünde hafif
proliferasyonlar görülebilir. Bunlar histolojik olarak bakılıdığında keratin
olduğu görülür ve bunlar sığırlarda %50-60’a kadar görülebilir. Herhangi bir
patolojik lezyon olarak değerlendirmemelisiniz. Özellikle göbek kordonunun
olduğu kısımda da papillar şeklinde üremeler görülebilir. Hatta bunlar 2-3
cm’ye kadar da ulaşabilir. Bunlar normal amniotik skuamöz epiteloid plaklardır.
Toplu iğne başından mercimek büyüklüğüne kadar değişen boyutlardadır.
Plasenta
Kalsifikasyonu (mineralizasyon)
Özellikle
küçük kan damarlarının çevresinde yine toplu iğne başı büyüklüğünde veya
ince strüasyonlar şeklinde görebileceğiniz oluşumlardır. Yine bu da
gebeliğin ikinci sömestrisinden sonra daha çok göze çarpar. Herhangi bir
patolojik durum değildir. Distrofik kalsifikasyonlarla karıştırılabilir. Fakat
daha ince daha küçük olması veya kıvamının daha yumuşak olmasıyla ayırt
edilir. Distrofik kalsifikasyondan kumlu görünüşte olmaması, süt görünüm
ve kıvamında olması ile ayırt edilir. Distrofik kalsifikasyon olsaydı nelerden
şüphelenirdik? Dejeneratif veya nekrotik bir olay, bakteriyel bir enfeksiyon
olabilirdi.
Plasentitis
Plasentitislere neler yol açar? Assendes yada dessendes enfeksiyonlar yol açar.
Özellikle annede şekillenen septisemik enfeksiyonların dolaşım yoluyla
plasentaya gelmesi sonucu plasentitisler şekillenebilir. Gebelik muayenesi
sırasında asepsi ve antisepsiye dikkat etmediğiniz durumlarda plasentitise yol
açabilir. Fakat genelde plasentitisin görüldüğü olaylar bakteriyel, viral ve
protozoonaldır. Meslek hayatınızda sizin en fazla göreceğiniz brucella
kaynaklıdır. Daha sonra sırasıyla özellikle salmonella, e.coli, camplyobacter
metritiste şekillenen plasentitisler karşımıza çıkar. Plasentitislerin büyük
bir kısmı hematojen olarak gelebilir. Bir kısmı demin dediğimiz gibi gebelik
sırasında muayene ederken transvajinal yolla siz bulaştırabilirsiniz.
Plasentitisin şiddetine göre anne ile yavrunun arasındaki bağlantının kesilmesi
neticesinde hayvanda abortus şekillenebilir. Abortus neticesinde de tabiki
yavru ölecektir. Fakat abortus şekillendiğinde genelde oluşan plasentitis
nedeniyle yavru zarları düşmez. Buna ne ad veriyoruz? Retensiyo sekundinarum.
Ve bu durumlarda da septik metritis şekillenecektir. Septik metritis
neticesinde oluşa gelen metritis ve septisemi nedeniyle eğer zamanında müdahale
edilmezse hayvan ölür.
Koyunlarda toksoplazmosiste plasentitis sıklıkla
görülür. Özellikle kotiledonlarda yaygın nekrotik odaklar şeklinde karşınıza
çıkar.
UTERUS
Uterusta anomaliler olarak Bilateral agenesis, Unilateral
agenesis, Uterus didelphus (Korpus uteri duplikasyonu) görülür. Uterus
didelphusda korpus uterus ikiye ayrılmış şekilde görülür. Çok nadirdir.
Agenesis yanında aplazi ve hipoplazi görebiliriz. Aplazi; rudimenter,
hipoplazi; normalden küçük şekillenmesidir.
Uterusun edinsel yer (Vaziyet)
değişiklikleri
Fıtıklaşma; Abdominal ve ventral fıtıklara bağlı
uterus yer değiştirebilir. Nadir görülür. Sizin daha fazla görecekleriniz
meslek hayatınızda prolapsus vagina ve prolapsus üteridir.
Prolapsus Uteri; İnvagine uterusun vagina ve vulvadan
dışarı çıkmasıdır.
Hazırlayıcı sebepler;
1. uterusun doğum
sonrası atonisi,
2. pelvis
ligamentlerinin gevşekliği,
3. serviksin açık
kalması,
4. daha önce oluşan
vagina prolapsusu
Yapıcı
sebepler;
1. Uterus atonisi,
2. Güç doğumda
çekme müdahaleleri,
3. Plasentanın
düşmemesi
4. Postparturient
hipokalsemi,
5. Baklagillerin
yenmesi sonrası oluşan hiperöstrojenizm
Sığırlarda genelde gebe kornuda görülür. Multipar
hayvanlarda ise duruma göre her iki kornuda karşımıza çıkabilir. Multipar
hayvanlar derken özellikle kedi köpekler gibi hayvanlar aklımıza gelir. Östrojenden
zengin bitkilerle beslenen hayvanlarda prolapsus üteri daha fazla görülür.
Östrojenle zengin bitkilere örnek yonca olabilir. Hızlı bir doğum oluyorsa o
sırada oluşa gelen vakum sebebiyle kolaylıkla prolapsus uteri şekillenebilir.
Eğer prolapsus uteri oluştuktan sonra hayvan tedavi edilmezse prolabe olan
uterusta ne görebiliriz? Özellikle burada konjesyon görürsünüz. Çünkü venöz
dolaşım zorlaşmıştır. Bu konjesyonlar sonucunda hayvana zamanında müdahale
edilmezse dejenerasyon ve nekroz şekillenecektir. Nekroz neticesinde sekonder
enfeksiyon ve septisemi olabilecektir. Septisemi sonucunda da hayvanda ölüm
görülür.
Vaziyet
Değişiklikleri
Tortio
uteri; bunlar sığırlarda ve koyunlarda özellikle sığırlarda problem
olabiliyor. Diğer hayvanlarda mutipar hayvanlarda olsa bile çok fazla problem
oluşturmaz nedeni ise daha kolay düzelebilmesidir. Transversal olarak uterusun
ekseni etrafında dönmesi neticesinde şekillenmektedir. Burada asıcı olan
bölgeler ya cervix uteri veya vagina öbür taraftada mezoovaryumun arasında
kalan uterus kornularında torsiyon şekillenebilmektedir. Özellikle gebe
ineklerde rastlanan bir durumdur. Fakat yalnızca gebe ineklerde değil mukometra
gibi uterus lümeninde aşırı sıvı biriken olgularda da torsiyo üteri
görülebiliyor. Bu torsiyon 900, 1800 veya 3600 olabiliyor. 90 derece
olanların kendiliğinden düzelme ihtimali var fakat hafif bir dolaşım
bozukluğuna yol açabiliyor. 180 derece ve daha yukarılar da hem güç doğuma yol
açmakta hem konjesyon, dejenerasyon ve nekroz gibi olaylar
şekillendirebilmektedir. Multipar hayvanlarda bir kornuda veya bir kısmında
uniparlarda (sığır) uterusun tümünde görülebiliyor. Sebebleri; Lig. lata
gevşekliği, fötüsün duruşu, amnion sıvısı miktarı hazırlayıcı;
fötüs hareketleri ve dış mekanik etkiler yapıcı sebeplerdir.
Ruptura uteri; uterus rupturu sonucunda hayvanda
peritonitis iç kanama ve daha sonrada septisemi oluşabilir. Bu yırtılmaya eğer
dışarıdan özel bir müdahale yok ise genelde uterusun duvarının ventralinde
rastlanır. Nedeni uterusta meydana gelen basınçtır. Bir kere bir yırtılma
şekillendiyse iyileşme çok zordur.
Uterus Kistleri
Uterusta
endometriyumda bez kistleri görülür. Bunlar çeşitli sebeblerle oluşabilir.
Genelde enfeksiyonlar sonucunda uterus endometriyumda bez kistleri vardır. Yine
uterusta mukus birikime, doğum sonrası involusyona, hormonal dengesizlikten
kaynaklanan hiperplazilere bağlı olarak şekillenir. Özellikle östrogen ve
progesteron dengesizliğine yol açar. Bu kisteri oluşturucu sebeblerden bir
tanesi de hidrometradır.
Endometriyal
Hiperplazi
Cervix ve vajinanın tıkanması neden olur. Cervix ve vajinada tıkanıklık
şekillenirse uterus bezleri sekresyon yapmaya devam edecektir, sekresyon
yapınca uterus lümeninde sıvı miktarı artacaktır ve bu oluşan sıvı oradaki
sekonder bakteriyel enfeksiyonlar için çok iyi bir ortam oluşturacak ve oranın
enfekte olması neticesinde de bu endometriyal bezlerinde tıkanmasına neden
olacaktır. Buda endometriyal bezlerin sayısının boyutlarının artmasına yol
açacaktır. Endometriyal hiperplaziye foliküler kistler ve progesteron
neden olabilir. Teka hücre tümörlerinde görülebiliyor. Fitoöstrojenik bitkiler
yol açabiliyor.
Köpeklerde oldukça sık görülür. Çünkü köpeklerde dışarıdan östrüsü
geçiktirmek istendiğinde progestagenler verilebiliyor hayvanlara bu da uterusta
endometriyal hiperplazi bunun da daha şiddetlisi kistik endometriyal
hiperplaziye yol açabiliyor. Bu tür kistik endometriyal hiperplazi ve
endometriyal hiperplazi görülen hayvanlarda pyometra şekillenmesi çok daha
yüksektir. Endometritis ve pyometrayla sonuçlanır. Uterus mukozası ve
kornular oldukça hiperemik ve ödemlidir.
İnsanlarda olursa daha çok prekanseröz lezyon ortaya çıkar.
Adenomyozis
Konjenital veya edinsel olarak, myometriumun kas demetleri arasında endometrial
bezlerin ve stromanın bulunmasıdır. Normalde bezler endometriyumda vardır.
Miyometriyumda görülmez. Bazı insan ve hayvanlarda genetik olarak doğmasal
görülebilir. Adenomyozis görüldüğü olgularda %80-90 kronik endometritis vardır.
Kısırlık sebebidir. Bunun yanında artefakt olarak rastlayabiliriz. Uterusu
açmadan direkt tespit solusyonuna attığınızda uterus kasları kasılırken
endometriyumda bezler uterus kasları arasına invagine olabilir. Bu da
yanlışlıkla kistik endometriyal hiperplazi olarak tanımlanabilir.
Dolaşım Bozuklukları
Anemi;
genel anemi olaylarında, durgunluk
hiperemisi;
uterus vaziyet değişiklikleri, ödem; östrus sırasında (inek, köpek),
kanama;
hemorajik endometritis, güç doğum, tümör, hemometra (ruptur), peteşi
(enf.hast.) ve hiperplazi dolaşım bozukluklarında görülür.
Septik metritislerde tromboz görülebilir. Septik tromboz deyince ne anlarız?
Trombüste irin oluşturan pyojen bakterilerin bulunmasıdır. Septik trombüs
emboli oluşturabilir. Septik trombüsten emboli oluştuğunda ne anlıyoruz? Başka
bir organda infarktüs oluşur. En fazla akciğerde ve beyinde oluşur. Çünkü
buralar damar yönünden zengindir ve dolaşım buralarda fazladır. Burada ise daha
fazla olarak böbreklere gider.
Uterusun Yangısı
Endometriyumun yangısına endometritis, Tüm uterus duvarını
içine almışsa metritis, Uterus serozasının yangısına perimetritis, Uterusu
çevreleyen dokuların yangısına parametritis adı verilir. Parametritis
şekillendiğinde metritis de var perimetritis de vardır.
Normalde östrogenin etkisi altındaki uterus enfeksiyonlara dayanıklıdır.
Östrogen uterus kaslarını kontrakte ederek enfeksiyonların atılmasını sağlar.
Progesteron ise tam tersidir. Başbelasıdır. İmmun sistemi baskılar. Uterus
içerisindeki immun sistemi baskılar. Uterus kontraksiyonlarını engeller.
Etkenler koitus, suni tohumlama veya hematojen yolla uterusa ulaşabilir.
Endometritis; Düvelerde koitus sırasında hafif formda
oluşur. Tritrichomonas fetus, Camphylobacter fetus, etkenler
arasındadır. Kısraklarda ise streptokoklar, E.coli en fazla
rastlanan etekenlerdir.
Endometritis catarrhalis acuta; Tritrichomonas
fetus, Campylobacter fetus etkenleri arasındadır. Önemli bir makroskobik bir
değişiklik yoktur. Mukozada hafif bir hiperemi ve mukoz eksudat görülür.
Mikroskobik olarak da endometriumda nötrofil granülositer ve plazmasiter
infiltrasyon görülür.
Endometritis purulenta; Strep., staph., koli
bakteriler enfeksiyona yol açarlar. Makroskobik olarak mukoza hiperemik ve
şişkin, hayvan ve etken türüne göre değişik renkte irinli eksudat görülür.
Mikroskobik olarak bakıldığında, propria mukoza ve bezlerin içinde yoğun
nötrofil granülosit yığınakları, l. epitelyaliste yer yer koagulasyon
nekrozu, zamanla lökositlerin yerini lenfoplazmasiter infiltrasyon alır.
Endometritis diphtheroidea et necroticans; Strep.,
staph., koli bakteriler yine etkenler arasındadır. Mukozanın derin yangısıdır. mukoza
kalınlaşmış, nekrotik, gri ve koyu renkte kolay parçalanabilir.
Köpeklerde Pyometra
Sebep progesteron artması korpus luteumun kalıcı olması ve
bunun neticesinde uterusta bakteriyel enfeksiyon gelişir. Etkenler e. coli,
streptokok ve stafilokoklardır. Unilateral yada bilateral olarak
şekillenebilir. Fazla irin olduğunda duvar kağıt gibi incelir. e. coli’de
görülür. İrin az ise cornularda ampul gibi boğulmalar görülür, duvar kalındır,
streptokok ve staphilokoklarda görülür. Proteus ve e. coli'de irin yapışkan
kıvamlı pis kokulu, çikolata rengindedir. Streptokok ve stafilokokta ise İrin
kokusuz, sarı-yeşil renktedir. İrin temizlendiğinde mukoza parçalanmış,
nekrotik, ülserli, yer yer hiperplaziktir ve mat beyaz küçük kistlere de
rastlanır. Serviks kapalı ya da irin akmasını sağlayacak kadar açık olabilir.
Enfeksiyon geliştiğinde uterusun seviksinin kapalı olduğu ve kalıcı bir korpus
luteum olduğu göze çarpar ve uterustaki serozada damarların çok belirgin olduğu
görülür. Bütün bunlara köpekte diöstrustaki artan progesteronun yol açtığı
söylenmektedir.
Progesteron sebebiyle oradaki immun sistem zayıflar, uterus
kontraksiyonları zayıflar ve bakterilerin yapışması için uygun ortam sağlanır
özellikle de e. coli’lerin çoğalmasıyla metritis şekillenebilir. Özellikle dişi
köpeklerde üretral enfeksiyon varsa üretradan kaynaklanan enfeksiyon uterusu
kolay enfekte edebilir. Bakteriler genelde sistitis varsa ve e. coli
kaynaklıysa uterusta da görülebilir. Sonucunda pyemi (kanda piyojen bakteriler)
septisemi (patojen bakteriler) toksin(irinden) pyometrada biriken irin çok
fazlaysa uterusta yırtılmaya yol açar. Yırtılma neticesinde peritonit ve
sonucunda ölüm. Toksinden kaynaklanan toksemi ve bunun sonucunda parankim
organda dejenerasyon ve ölüm.
Klinik olarak vulvadan çikolata renginde akıntı, abdominal
şişlik, poliüri, polidipsi, immun kompleks glomerulonefritis, iştahsızlık,
yorgunluk görülür. Kan muayenesinde üre kreatin miktarı artmış, lökositozis,
mononükleozis. Ekstramedullar myelopoezis( myelosit serisi artmış (nötrofil
monosit) görülür.
İneklerde Pyometra
Sebebi uterusta bir enfeksiyon olması ve sonrada kalıcı
korpus luteum şekillenmesidir. Ovaryumdaki korpus luteum aktivitesi ile
ilişkilidir. Oluşturucu sebepler güç doğum, retensio secundinarium veya
çiftleşmeden sonra erkekten dişiye enfeksiyon geçmesi ve bunların CL’un kalıcı
olmasına yol açması ve neticesinde artan progesteron düzeyidir. Uterusta oluşan
irin birkaç ml’den litrelere kadar olabilir. Streptokok, stafilokok, e coli ve
proteuslar rol oynar. İrin kıvamlı, musinöz, krem ya da grimsi yeşil renkte
olur. Uterus duvarı kalın, hamurumsu kıvamda ve parezise uğrar. Serviks
kontrakte fakat az miktarda irin vaginaya sızar. İneklerde pyometrada östrus
görülmez ve cervix kapalıdır. Atlar kızgınlık gösterebilir. Serviks açıktır.
Akıntı çok fazla belirgindir.
Uterusun Özel
Hastalıkları
Nekrobasillozis
Etken fusobakterium necrophorumdur. Hayvanda
panaritium(tırnak yangısı) varsa ascendens olarak vagina ve uterusa gelerek
nekrobasilloz metritis yapabilir. Yine inek ve koyunda doğumdan sonra ya travma
neticesinde kontamine olarak bulaşma yada genital bir hastalık neticesinde
etkenler uterusu etkileyebilir. Uterus büyür, cornular genişler fakat lumendeki
irinli eksudat çok daha sınırlıdır. Kesit yüzünde kırmızı çizgiler demarkasyon
alanı dediğimiz bölgeler görülür. Uterus daha gevşek kıvamdadır. Demarkasyon
sahası alanı altında koagulasyon nekrozu görülür. Diğer pyometrada yoktur.
Mikroskobik olarak nötrofil granulosit infiltrasyonu,
koagulasyon nekrotik alan ve etrafında demarkasyon alanı ve hiperemik alan
görülür. Etken venlerde trombozlara yol açar. Bu trombozlar embolik
metastazlara yol açar. Trombozlarla beraber yaygın bir vaskulitis şekillenir.
Bunun sonucunda ölüm görülür.
Tuberkulozis
Hematojen: İlk enfeksiyonu izleyen generalizasyonda veya
reenfeksiyonu izleyen enfeksiyonda görülür. İlk enfeksiyonu izleyende milier,
reenfeksiyonu izleyen enfeksiyonda ise kazeöz diffuz organ tuberkulozu görülür.
Hematojen generalizasyon kan yoluyla yayılır. Uterusa gelir o zaman uterus
mukozasında milier (0,5 1 cm çapında) tuberküller görülür. Hayvan yaşarsa
bu tüberküller büyür kazifiye olur o zamanda kronik organ tuberkulozuna döner.
Desendan: Uterusa etkenler desendan olarak gelebilir. Daha
önce hayvanda eğer periton tuberkulozu varsa etkenlerin direk temasla oviducta
gelmesi oviductanda uterusa geçmesi sonucunda desendan olarak kronik kazeöz
organ tuberkulozu şekillenir. Primer olarak hayvanda koitus sırasında
geçebilir. Burdan vulva ve vaginadan uterusa geçebilir ve milier tarzda
şekillenir. Eğer hastalık kronikleşirse büyür ve kazeöz kronik organ
tuberkulozu şekillenir.
Makroskobik olarak uterus büyümüş, duvarı kalınlaşmış
ve lumeninde seröfibrinöz eksudat göze çarpar. En fazla ineklerde görülür.
Etkenler eğer hayvan gebe ise plasentayı etkiler ve göbek kordonuyla fötusa
geçer. Etkenler en fazla sol karaciğer lobunu ve portal lenf düğümlerini
etkiler. Fötusta bu görülüyorsa primer kompleks oluşur.(primer kompleks ilk
girdiği lezyon ve bölge..burda portal lenf düğümü sol kc lobu). Uterus
tuberkulozu hayvanlarda genelde kronik organ tuberkulozu şeklinde görülür.
Abortus
Gebelik süresi tamamlanmadan, tam canlılık kazanmamış ve dış
ortamda yaşama şansı bulunmayan fötüsün ölü ya da canlı olarak uterus dışına
çıkarılması olarak tanımlanır.
Ölü doğum; gelişimini tamamlamış ancak herhangi bir nedenle
ölmüş olan bir fötüsün doğmasına denir.
Prematüre doğum; erken
doğumdur, dışarıda gerekli bakım beslenme ile yaşayabilir.
Ölü embriyo atılımı; genellikle sığırlarda görülür.
İmplante olamayan embriyonun atılımıdır. Genellikle fark edilmez
Abort nedenleri: Enfeksiyöz
ajanlar (Bakteri, mantar, virus ve protozoanlar). Yaşam için gerekli madde
eksiklikleri, annenin akut ya da kronik septisemik hastalıkları, toksik,
nutrisyonel , genetik ve fiziksel hastalıklar, tırfıl, yabani tütün, Ergot
mantarı, sarıçam, çavdar mahmuzu, östrojenik yoncalar gibi bazı bitkiler,
hormonlar, travmatik etkenler olarak sayılabilir. Abortus
nedenlerinin teşhis oranları %5-50 gibi değişkenlik göstermekle birlikte nedeni
saptanan abortusların %90’ı enfeksiyöz karakterdedir. İntrauterin ölüm yavrunun
uterusta ölmesidir. Uterusta ölünce yavruda değişiklikler şekillenir.
Maserasyon, mumifikasyon, rezorpsiyon ve lithopedion.
Maserasyon; steril ya da
bakterilerin etkisi ile yumuşak dokular erir, ana tarafından emilir ve yalnızca
kemikler kalır, kokuşma ve amfizem oluşur. Kalıcı olduğunda kısırlık
şekillenebilir. Kalıcı kemik parçaları uterusta yırtıkları onun sonucunda
septisemi ve ölüm görülebilir.
Mumifikasyon; fötal
sıvılar emilir, fötus kurur ve büzüşmüş halde kalır (en fazla domuzlarda, inek,
koyun, kısrak). Mumyalaşma için geçen süre fötus büyüklüğüyle orantılıdır.
Rezorpsiyon; Ölen
embriyo tamamen emilir ve herhangi bir kalıntı yoktur.(embryonal ölümde - inek,
domuz)
Lithopedion; mumifiye fötüs üzerine Ca tuzları
çökmesi sonu kireçleşip taşlaşabilir. (tavşan)
Abortus şekillenirse akla bakteriyel yada protozoonlar
nedenler gelmelidir. Daha sonra onlar elimine edilirse virus, mantar,
üreaplazma yada enfeksiyoz olmayan nedenler akla gelmelidir.
Brucellozis
Etken gram negatif küçük basil ya da kokobasillerdir. Bakteriler
hücre içinde yaşar ve kronik enfeksiyona yol açar. Sığırlarda Brucella abortus,
koyun ve keçilerde B. Melitensis, domuzlarda B. Suis, köpeklerde B. Canis.
Sığırlarda brucellozis; Sığırlarda enfeksiyon kaynağı
aborte fötüs, plasenta ve bulaşık uterus akıntısıdır. Enfeksiyon
genellikle sindirim kanalı yoluyla olur. Vagina, konjunktiva ve deri yolu ile
de enfeksiyon oluşabilir. İnsanlara peynir, krema, çiğ süt ile bulaşabilir.
Akut brucellozisli insan yürüyemez gecikmişse de kalıcı eklem hasarlarına yol
açar. Enfekte boğalardan alınan spermayla da bulaşır.
Etkenler lokal lenf yumrularına yerleşir. lokal lenf
yumrularında akut lenfadenitis şekillenir. Oradan etkenler hücre içi yerleşim
gösterir. Etkenler plasenta hariç hangi hücrelerin içine yerleşir?
Makrofajlar ve nötrofillerin içine girerler. Fagosite edilirler.
Etkenler dişilerde dalak, meme bezleri, meme lenf düğümleri
ve gebe uterusta; erkeklerde ise lenfoid dokular, testis ve eklenti bezlerinde
yerleşirler. Etkenler kolostrum ile yayılırlar. Fakat bazı dönemlerde süte
bakıldığında bazen pozitif bazen negatif olabilir. Hayvanda brucella çıktığında
direk imha edilmesi lazımdır ama yapılmıyor. Sığırda gebeliğin son döneminde
görülür. Özellikle interkotilodonar bölgede yerleşir. Gebe uterusa eritritol
maddesinden dolayı yerleşir. Beslenirken o maddeye ihtiyaç duyar. Tipik olarak
kotiledonlar arasındaki alanlarda endometrium ve korion arasında kokusuz, kirli
sarı renkte az çok yapışkan ve sümüksü bir eksudat toplanır. Eksudat içinde gri
sarı renkte doku parçaları vardır. Yavru zarları, göbek kordonu ödemli ve
plasentitis görülür. Gebe hayvanlarda son sömestırda abortus, retensio ve erken
doğuma yol açabilmektedir. Uterusta seroprulent nekrotik endometritis görülür.
Buradaki lezyonlara bakınca kanalların hiperemik olduğu özellikle
lenfoplasmositer epiteloid hücre infiltrasyonları olduğu göze çarpar. Özel
boyamalarla makrofajlarda etken ortaya konabilir. Kronikleştiğinde plasentitis
ve plasentalı uterusta yapışma yapar. Bunların neticesinde retentio görülür.
Burada kirli, yapışkan, kokusuz sıvı ve eritritol maddesi vardır. Teşhisi
kolaydır.
Fötusta deri altında kanlı ödem vardır. Otolitik
değişiklikler vardır. Abomazum sıvısı sarımsı renkte saman sarısı
görünümündedir. Göğüs ve abdomende kanlı serohemorajik sıvı 10-100 ml. Bu üçünü
görürsen %90 brucelladır. Atık fötusların bazılarında bütün vücudun tamamen
kırmızı olduğu görülür. Bu otolitik bir değişikliktir. Bu fötusun anne karnında
öldüğünü gösterir. Fokal nekrozlar görülür. Karaciğer, böbrek dalak ve lenf
düğümünde görülür. Akciğerlerde lezyon görülür, akciğerde pnomoni görülür.
Mikroskobik ayırt edilir. Bronş ve bronşiollerin içinde makrofaj ve nötrofil
lokosit infiltrasyonu görülür. Brucellaya özgüdür başka bakteriyel enfeksiyonda
görülmez.
Koyun ve Keçilerde Brusellozis
Mastitis
ve abortla seyreder. Brucella melitensisteki abort çok yaygındır ve özellikle
keçilerde enfeksiyonlara yol açar. İnsanlarda ise malta humması denilen
hastalığa yol açar. Koyunlarda yaygın bir şekilde retensiyo sekundinarium varsa
brucelladan şüphelenilir. Sevdiği yerler aynı sığırlarda olduğu gibidir.
Genelde 3-4. aylarda kitle halinde abortus görülür. Kitle halinde abortus
denilen durum sürünün %50’sine kadar ulaşabilen bir rakamdır. Bulgular inekteki
gibidir. Bir kere abort yaptıktan sonraki yılda abort yapmayabilir. Şu
nankörlüğü vardır; abort yapar ve sonraki yıl abort yapmaz ve hayvan sahibi
iyileştiğini düşünür ama bir sonraki yıl tekrar abort yapar. Hayvanın elden
çıkartılması gerekir. Plasentitis yapar.
Hayvandaki bulgular yüksek ateş, gebe koyunda zayıflama, ishal, mastitis ve
topallıktır. Bunlar insanlarda da görülen bulgulardır.
İnsanlarda görüldüğünde tedavisinde yoğun olarak antibiyotik uygulaması yapılır
ama en fazla penisilin kullanılır.
Köpeklerde Brusellozis
Köpekler diğer brucella türlerine karşı dirençlidir.
Brucella canis enfeksiyona yol açar.Abortus ve epididimitis yapar.
Kampilobakter Enfeksiyonları
İki tür kampilobakter vardır;
C.fetus subsp. venerealis ; sığırlarda
infertilite ve sığır-koyunlarda abortus yapar.
C.fetus subsp. fetus ; koyun ve sığırlarda
enteritis ve ishal, her iki türde abortus yapar.
Genç boğalar etkeni alsalar bile etkenler yerleşemez çünkü prepisyumun
kriptleri vardır. Bu kriptler hayvan büyüdükçe, olgunlaştıkça gelişir ve
girintili çıkıntılı hale gelir. Etkenler kriptler geliştikçe buraya daha kolay
gelip yerleşiyor ve gelişiyorlar. 5-6 yaştan önceki hayvanlarda etken
olsa bile barınamıyor.
En fazla koitusla bulaşıyor. Koitusla dişiye bulaştıktan
sonra dişinin östrüs evreleri arasında normalden fazla uzama görülüyor. Bunun
sebebi erken plasenta görülme neticesinde, plasentanın rezorbsorsiyonu nedeni
ile östrüsün uzamasıdır. Anneler abortlar 4. ve 6. aylarda görülür. Abort
oranı brucellaya göre nisbeten daha düşüktür. %5 ila %20 arasında
seyreder. İnek tekrar gebe kalabilir. Annedeki bulgular cervixin yangısı,
vajinitis ve kataral endometritistir. Kotiledonlar nekrotik, ödemli, ve sarı
kahverenkli eksudatla kaplıdır. Şiddeti nisbeten daha azdır.
Fötüste ilk bakışta lezyonlar birebir brucelladan
kaynaklanan lezyonlara benzer. Deri altı kalınlaşmış ve jöle kıvamındadır.
Toraks ve abdomende serohemorajik sıvı ve abomazumda limon sıvısı renginde bir
sıvı vardır. Bütün bunlar brucella ile birebir karışabilmektedir. Bunun yanında
ayırıcı olarak karaciğerde fokal nekrozlar görülür. Hastalığı atlatan ineklerde
bağışıklık görülür. Karaciğerde gördüğünüz fokal nekrozlar kampilobakterler
için tipiktir. Vakaların ancak %15’inde bu tür fokal nekrotik lezyonları
görürsünüz. Bu lezyonları görmezseniz eğer bu hastalık kampilobakter değildir
anlamına gelmez.
Koyunlarda Campylobacterıosıs
C.
fetus subs. intestinalis etkenidir. Koyundan koyuna kontak yolla ve
veneral olarak da geçebilir. Gebeliğin son 1/3 döneminde abort yapar.
Karaciğerdeki lezyonlar sığır karaciğerlerindeki gibidir. Birebir aynıdır.
Fakat nekrozların çapı 1-2mm’den birkaç cm’ye kadar değişebiliyor. Plöritis ve
perikarditis görülür.
Flexispira rappini Enfeksiyonları
Oluşturduğu lezyonların Campylobacter spp.’den ileri gelen abortuslarda
gözlenenlere benzerliği nedeniyle ayırt edilmesi önemlidir. Haraketli
anaerobik, çomakçık şeklinde bir bakteridir. Diğer hastalıklarda olduğu
gibi abortus ve enfekte doğumlara yol açar. Kampilobakter ve brucelladan ayırt
edilmesi gerekir. Karaciğerde fokal nekrozlar yapar. Kampilobakterde olduğu
gibi fibrinli peritonitis yapar.
Karaciğer üzerinde ince fibrin tabakası görülür. Karaciğerde
0.5 cm ya da daha büyük çapta multifokal esmerden griye değişen renkte ve
keskin sınırlı düzensiz odaklara rastlanır. Mikroskobik olarak karaciğerde
hepatositlerde nekroz odakları ile nötrofil ve mononüklear hücre
infiltrasyonları bulunabilir. Bu lezyonlar görüldüğünde ve Campylobacter
izolasyonu yapılamadığında Flexispira rappini enfeksiyonu
düşünülmelidir.
Listeriozis
Listeria monocytogenes etkendir. 3 formu vardır;
Ensefalitis, Abortus ve Milier visseral apselerdir.
Etken enfekte hayvanların dışkı, idrar, aborte hayvanların
plasentaları vagina akıntıları ile bulaşık yem ve suların alınması ile bulaşır.
En fazla ise silajla bulaşır. Silajdaki yüksek pH listeria monocytogenes
üremesine neden olur. Silaj pH’sı 5,5’e kadar kabul edilebilir. 6’dan yüksek
olması istenmez. Retensiyo görülür. Abortus son gebeliğin 1/3’ünde görülür.
Gebe hayvanlarda metritis ve septisemi gelişir.
Makroskobik olarak fötüs karaciğerinde toplu iğne başı
büyüklüğünde sarı renkte odaklar görülür.
Mikroskobik olarak benzer odaklara akciğer, kalp kası, böbrek
adrenal bezler, dalak ve beyinde de rastlanır. Bu odakların orta kısmı nekroza
uğrar.
Sığırlarda Listeriosis
Septisemi, endometritis ve r.sekundinarum’la komplike
olabilir. 7-8. aylarda erken doğum ve doğumdan kısa süre sonra ölüm olabilir.
Leptospira Enfeksiyonları
L.interrogans serovarları enfeksiyona neden olur. Diğer
serotipleri L. Hardjo ve L.pomona’dır. Leptospira şüpheli hayvanlarda en önemli
bulgu nedir? Sarılık ve hemoglobinüridir. Babesiada da bu bulgular gözlenir.
Etken taşıyıcı inekten fötüse plasenta yolu ile geçer. Hayvanlar arasında
bulaşma ise çiftleşme, temas ya da bulaşık çevre ile olur. Generalize
enfeksiyonda etken böbrek tubuluslarına yerleşir ve gebelikte uterus ve
plasentaya geçer.
İkterus, anemi, hemoglobinuri, septisemi, organ ve dokularda
peteşiyel
kanamalar,
abort, mastitis ve ölümle karakterize enfeksiyöz bir hastalıktır.
5 Klinik Form vardır. Bunlar;
1. Perakut :
12-48 saatte ölüm, semptom yok
2. Akut
: 3 aylığa kadar buzağılarda, ishal, barsak atonisi, depresyon,
zayıflama, ateş, Hb.uri, ikter, anemi, süt veriminde azalma sütte kan,
3. Subakut :
Semptomlar belirgin değil, ölüm % 30
4. Kronik
: Devamlı ishal, ateş, zayıflama, ilgisizlik
5. Atipik
: Düşük ateş, süt veriminde azalma, mukozalar hafif anemik, ikter
yok, genellikle tam iyileşme olması.
Patolojik-anatomik değişiklikler;
1. değişen derecede
ikter,
2. anemi,
3. peteşiyel kanamalar,
4. deri ve mukozalarda
nekroz,
5. böbrekte büyüme,
kortekste gri-beyaz odaklar,
6. karaciğer büyümüş,
küçük nekroz odakları
Olguların % 25-30’ unda , 6. aydan sonra abort
görülür.
Anada endometrium ve plasentada sınırlı nekrozlar,
kotiledonlar bulanık sarı, gevşek, plasenta anemik ödemlidir.
Fötusta vücut boşluklarında kanlı sıvı, s/c ödem karaciğerde
küçük fokal nekrozlar, dalak,böbrek büyümüş ve gri-beyaz odaklar vardır.
Salmonella Enfeksiyonu
Gram negatiftirler. Oksotrofiktirler. Özellikle insanlar içinde önemlidirler.
Sığırlarda ve koyunlarda da abortusun önemli sebeblerindendir. Kısraklarda da
abortusa yol açarlar. Sürünün özelliğine göre abortus sporadik yada epizootik
olarak seyreder. Salmonelladan kaynaklanan abortuslarda plasenta
atılmamaktadır. Plasentada görülen lezyonlar çok spesifik değildir fakat
kahverengiden kırmızıya kadar değişen renklerde lezyonlar görülebilmektedir.
Bunun yanında trofoblastik hücrelerde koriyoallantoiste kalsifiye odaklar
dikkati çekebilir.
Annede bazı semptomlar görülmektedir. Bunlar tipik salmonella ile ilgili
bulgulardır. Bunlar; ateş, iştahsızlık, şiddetli susama, ishal, zayıflamadır.
Bu tür hayvanlarda atık kuzuda özellikle vucutta yaygın ödem özellikle deri
altı yaygın ödem görülür. Bunun yanında omfalit ve tendovaginitis ve
poliartiritiste dikkati çeken olgular arasındadır.
İnekte plasentanın atılmadığından bahsetmiştik. Bunun yanında irinli ve
nekrotik metritis de bulunmaktadır. Bunun sonucunda septisemi de dikkati
çekebilmektedir.
Fötüste bulunan klinik bulgular her zaman olmayabilir. Özellikle atıkların akut
şekillendiği, yoğun olduğu durumlarda bakteriyel ekim yöntemleri uygulanmak
zorundadır.
Salmonellosis atlarda da büyük öenm taşımaktadır. Atlarda abortların önemli
sebeblerinden biridir. Yine diğer hayvanlarda olduğu gibi atlarda da hastalığın
bulaşma kaynakları pörtor hayvanlar, atık yavrular, fötal sıvılardır ve
bunlarla bulaşık mera ve sulardır.
Dışkılarla etken yayıldıktan sonra hayvan bunu sindirim
sistemiyle alır. Burada ki mekanizma tüm hayvanlarda geçerlidir. Etkenler
sindirim sisteminde çoğaldıktan sonra septisemi oluşturur. Hayvan septisemi
sonucu ya ölür veya etkenler hayvanın mezenteriyel lenf yumrular, safra
keseleri, dalak ve karaciğere yerleşebiliyor. Oradan tekrar ikinci bir yayılım
geçiriyor ve safra kesesi, bağırsak ve sütle etken yayılıyor. İdrar, dışkı ile
etkenler yayılmaya devam ediyor. Bunu sonucunda eğer hayvan gebe ise özellikle
kısraklarda difteroid nekrotik plasentitis şekillenmektedir. Plasentada
nekrozlar ve hematom benzeri kanama odakları görülebiliyor. Bunun yanında
göbek kordonunda ödem, hemoraji ve irin görülmektedir. Taylarda da eğer
semptom bulunduğu takdirde yaygın ödem ve kanamalar görülebilir. Maalesef
bu bulgular her zaman tipik değildir. Eğer tay canlı doğduysa etkeni
taşıdığı için ya kısa sürede septisemiden ölüyor yada bu salmonellosizin tipik
lezyonları olan poliartiritis, tendovaginitis omfaloflebitis ve pnomoni
neticesinde bir haftaya kadar geçen sürede hayvan ölmektedir.
Schıgellosıs
Kısrakları ve tayları etkileyen bir hastalıktır. Onlarda abortuslara yol açar.
Etken Actinobacillus equuli’dir. Buda gebeliğin sonu 3’te 1’lik dönemlerinde
abortlara yol açmaktadır ve özellikle yeni doğan taylarda septisemik
lezyonlarla karakterizedir.
Actinobacillus equulide dikkati çeken bulgu eğer hayvan
aborte olmamış ve erken doğmuş ise ve yaşayabilir özelliklere sahipse
bazen aborte olan hayvanlarda bütün organlarda özellikle karaciğer ve dalakta
buna dahil olmak üzere toplu iğne başından 1-3mm çapında nekrotik odaklara
rastlanır çok sayıda. Bunun yanında aynı salmonellada olduğu gibi fibrinöz
irinli poliartiritis de görülmektedir. Yine bunlarda kataral enteritis
görülüyor.
Yersinia Enfeksiyonları
Yersinia pseudotuberculosis etkendir. Bu arada yersinialar
insanlarda yersinia pestis ile akrabadırlar. Yersinia pestis vebadır. Veba ne
ile bulaşır? Fare ve pirelerle bulaşır. Bizi ilgilendiren Yersinia
pseudotuberculosistir.
koyun sığır ve keçilerde abortuslara yol açar. Ortalama
tahminim %5 civarında bir abortuslardan sorumludur. Tabiki bölgeye göre
değişir. Koyunlarda abdominal apslere, enteritise, testis ve epididimiste
yangıya yol açmaktadır. Yersiniosiste aborte olan hayvanlarda plasentitis
yaygın olarak görülür. Yersinia pseudotuberculosiste en dikkati çeken
bulgu fötüs karaciğerinde solgun renkte mikroz odakların olmasıdır. Fötüsün
karın ve göğüs boşluğunda az miktarda fibrin içeren sıvı da vardır fakat bu
hiçbir zaman kampilobakter veya brucella türlerinden kaynaklanan abortuslardaki
seviyeye ulaşamaz.
Mikroskobik olarak bakıldığında karaciğerdeki Fötüs
karaciğerinde 0.1-1mm çapında solgun renkte nekroz odakları görülür. Granülosit
ve mononükleer hücre infiltrasyonu, plasentada yangısal hücreler ve damarlarda
fibrinoid nekroz vardır. Bütün bunlar tabiki spesifik bulgular değildir, kesin
tehşis için mikrobiyolojik ekim yöntemleri gerekmektedir.
Klamidia Enfeksiyonları
Obligat hücre içi parazitlerdir. Bunlar hücre içindeki sitoplazmadaki vakuollerde
bulunmaktadırlar. Bu görünümlerinden dolayı inklüzyon cisimcikleri deniliyor
fakat viruslarda gördüğümüz inküzyon cisimcikleriyle yakından uzaktan alakası
yoktur ve özellikle bunlar koyunlarda ovine enzootik abortusun nedenidir. Ya
ölü doğum ya zayıf yavru doğumlarıyla seyredebiliyor.
Bulaşma diğer bakteriyel enfeksiyonlara benzer şekilde bunda
da oral kaynaklıdır fakat hayvanlarda abortus şekillendikten sonra özellikle
koyunlarda bir daha abortus şekillenmeyebiliyor. Fakat bir daha abortus şekillenmemesine
rağmen sürüye yeni katılan koyunlar için enfeksiyon kaynağı olmaya devam
ediyorlar ve abortusa yol açıyorlar.
Etkenin bulaşma zamanına göre abortus özellikleride
değişiyor. Eğer gebeliğin erken safhalarında etkeni alırlarsa o dönemlerde
hayvanlarda abortus şekilleniyor fakat geç dönemde etkeni aldıkları takdirde
abortus o gebelik safhasında şekillenmiyor bir sonraki gebelik safhasında
abortus görülüyor. Retensiyo riski yine burada da vardır. Koriyoallantoisde
kuru kösele tarzı bir kalınlaşma dikkati çeker. Bu kalınlaşma brucelladan çok
daha şiddetli ve daha kalındır. Koriyonda nekrozlar görülmektedir. Önemli
bulgulardan bir tanesi de şiddetli vaskulitis şekillenmesidir ve vaskulitis
neticesinde de zaten meydana gelen trombozlar nedeni ile fötüsün beslenememesi
ve bunun sonucunda da abortus görülüyor.
Teşhisinde Trofoblast hücrelerinin sitoplazmasında
karakteristik inklüzyonlar göze çarpar. (Ziehl-neelsen veya Gimenez
boyalar). Bunun yanında fötüsta deri altında, timusta, lenf düğümlerinde ve kaslarda
yer yer kanamalar dikkati çekmektedir. Karaciğerde toplu iğne başı büyüklüğünde
koagulasyon nekroz odakları görülür. Etken Chlamydia psittaci’dir
(myagawanella). Yeni ismi Chlamydophila abortus’tur. Özellikle
interkotiledonar bölgenin oldukça belirgin şekilde kalınlaştığı aynı keçe
benzeri bir şekil aldığı dikkati çeker. Difteroid nekrotik plasentitis
yaygındır. Interkotiledonar bölgede kalınlaşmalar dikkati çekmektedir. Vucut
boşluklarında seröz sıvı görülür.
Q Humması
İnsanları etkilediğinde Q humması diye tanımlanmaktadır. Riketsiyalles
familyasından Coxiella burnetii yol açmakta ve bunlarda Q humması veya Coxiella
burnetii’nin yol açtığı bu hastalıkta abortuslar gebeliğin son döneminde
şekillenebiliyor. Genelde fötüsta belirgin bir bulgu olmayabiliyor. Bunda da
yine klamidyada olduğu gibi interkotiledonar bölgenin çok şiddetli belirgin bir
şekilde kalınlaştığı yer yer kalsifiye olduğu dikkati çekiyor. Yine
kotiledonlarda nekroz ve hemoraji oldukça belirgin olarak görülüyor.
Hücre içi bir etkendir. Hücre sitoplazmasında yaygın olarak etkenleri giemsa
boyamasıyla görebiliyoruz.
Mikotik Abortuslar
Büyük
bir kısmı fötüse spesifik değildir. Ya anneden yada çevreden bulaşık olarak
gelmektedir. Yalnız Rhizopus özellikle fötüsü etkileyebilmektedir. Mikotik
abortuslar nadir de olsa abortuslar arasında yer almaktadır. Abortusların
muhtemelen %1 civarındaki sebebi mikotik abortuslardır. Daha çok gebeliğin geç
dönemlerinde şekillenmektedirler. Görüldüğünde lezyonlar nispeten spesifik
oluyor. Bunlar ihtiyozis yada dermatofitozise benzeyen bulgulardır. Diğer
mantar enfeksiyonlarında olduğu gibi atık fötüslarda da büyük normal hayvanlara
benzer bir yerleşim gösteriyor. Özellikle gözün çevresinde sırt
bölgesinde vucudun yan kısımlarında dikkati çekiyor.
Annede difteroid nekrotik plasentitise yol açmaktadır. Özellikle plasentomlar
oldukca büyümüş kalınlaşmış kotiledonlar şişmiş kalınlaşmış olarak dikkati
çekiyor. Tabiki dejenerasyon ve nekrozda vardır. Burada yapılan kesitlerde
mantar hifaları çok rahat görülebilir.
Bazen lezyonlar çok belirgin olmayabilir veya akut dönemde hiç görülmeyebilir.
O zaman da fötüsün abomazumundan alınan sıvıyı karanlık sahada faz-kontrast ile
incelendiğinde mantar hifaları rahatlıkla görülebilir. Nekrozlar yaygın şekilde
görülür sebebi ise mantar hifalarının damarları tıkamasıdır.
Histolojik olarak bakıldığında atık fötüsün kıl folikülleri ve dermistede
mantar hifaları görülebilir. Yangısal hücre infiltrasyonları dermiste non
spesifik görülebilir fakat faz boyası rahatlıkla tehşis edilebiliyor.
Protozoon Hastalıkları
Toxoplasma gondii
Neospora caninum
Tritrichomanas foetus
Toxoplasma gondii
Zootoniktir.
İnsanlarda oldukça önemlidir. Neden önemlidir? Gebelerde aborta ve anomalilere
yol açar. Koyun ve keçilerde daha önce pek önemsenmiyordu fakat koyun ve
keçilerde abortusun önemli bir nedeni olduğu anlaşıldıktan sonra daha çok
üstünde durulmaya başlandı. Koyunlarda ve keçilerde abortusa yol açmasına
rağmen sığırlarda abortus çok çok nadirdir. Sığırlarda klinik bir hastalığa yol
açmazlar. Taşıyıcı olurlar. Eğer enfeksiyon etkeni koyun ve keçiler erken
dönemde oral olarak aldıklarında kuzulama döneme yakın dönemde abortus
şekillenebiliyor. Fakat enfeksiyon gebeliğin 110. gününden sonra alınırsa
kuzular normal doğuyor fakat taşıyıcı oluyorlar. Dikkati çeken başka bir olay
da toksoplasma etkenlerinin vucudda ankiste olarak kalabildiği durumlarda eğer
aşı uygulaması yapıldıysa koyunlarda bu ankiste olan kistler tekrar aktif hale
gelip o sırada hayvan gebe ise sürü halinde atıkları başlatabiliyor. Kedi
dışkısıyla bulaşık yerlerde bu hastalığın insidansı daha yüksek. Etkenler oral
rota izliyor fakat sindirim sistemiyle bulaşma olmasına rağmen koyundan koyuna
enfeksiyon veya koçtan koyuna enfeksiyon bulaşma riski yok denecek kadar azdır.
Özellikle kotiledonlarda çok belirgin toksoplazmaya spesifik lezyonlara
rastlanıyor. Bunun yanında trofoblast epitelde ve villus stromasında
kalsifikasyonlar dikkati çekiyor. Trofoblastik hücrelerde bakıldığında bazen
mikroskobik olarak toksoplazma kistleri ve takizoitler görülebiliyor. Bulaşma
yolları arasında burun akıntısı, gaita ve sütte toksoplazma kistlerinin
atılması açısından önemlidir.
Etken vucuda ilk girdiği yere lezyon oluşturuyor. Sonra tercih ettiği yerlere
gidiyor. Burada en fazla aslında beyine gidiyor. Onun haricinde endometriyum,
karaciğer, plasenta, akciğer ve miyokarda gidip yerleşmektedir. Hayvan gebe ise
nekrotik endometritis ve plasentitise yol açıyor. Fötüsün özellikle beyninde
daha sonra akciğer ve karaciğere lezyonlara yol açabilmektedir. Fötüs gebeliğin
erken döneminde bulaştığı ise ölebiliyor ve fötüs masere olabiliyor. Normal
olarak da abort şekillenebiliyor. Fötüste makroskobik bir lezyon olmayabiliyor.
Beyine gittiğinde ise özellikle non supuratif ensefalitis dikkati çekmekte
diğer yandan da beyinle ilgili lezyonlar hidrosefalus, hidroensefali ve
beyinde serebral kalsifikasyonlar ve fokal lezyonlar görülmektedir. Köpeklerde
çoğu zaman distemper ile birlikte bulunur. Neden? İmmun sistem baskılandığı
için.
Toksoplasmosis bulaşık fare ve ratlar kedileri kovalarlar. Neden? Özellikle de
kedi idrarını izlerler. Fare ve ratlar kedideki şeye karşı cinsel uyarım
alıyorlar. Koku reseptörleri değişiyor. Uterusta endometriyum ve
plasetanda fokal nekrozlar oldukça yaygındır. Hücre içinde ve hücre
dışında da etkenler görülmektedir. Kotiledonlarda lezyonlar toksoplazma için
çok çok tipik yalnızca buna bakılarak bile tehşis edilebilir. İki toplu
iğne başı büyüklüğünde nekrozlar görülebiliyor. Fötüste intersitisyel pnömoni
beyinde pseudokistler, gliozis, non supuratif ensefalitis ve karaciğerde de
fokal nekrozlar görülebilmektedir. Fötüs mumifiye olabilir yada abortus
olabilir veya da masere olabilir. Kotiledonlardaki nekrozlar özellikle serum
fizyolojik ile yıkadığınızda çok daha belirgindir.
Neospora enfeksiyonları
Etken Neospora caninum’dur. Toksoplasma ile karışabilmektedir.
Köpek ve kedilerde özellikle bunlarda şiddetli nöromuskular hastalığa yol
açması açısından önemlidir. Neospora ile enfekte köpeklerde çok belirgin
tremorlar dikkati çeker. Bu havyanlarda deneysel olarak enfekte yavru doğumları
görülüyor. Non supuratif nekrotik ensefalitis görülebilir. Abortus genellikle
köpeklerde gebeliğin ikinci yarısında bunun yanında koyunlarda da abortusa aynı
toksoplasmada olduğu gibi yol açabilmektedir. Plasentada villuslar nekrotik,
kotiledonlar arası bölge nispeten normaldir. Gliozis ve nekroz odakları beyinde
görülebilmektedir. Serbest protozoonları görmek çok zordur. İmmunohistokimyasal
yöntemlerle etkenler görülebiliyor. Beyinde hemorajik odaklarda görülebilir.
Trichomoniasis
Etken T.fetus’dur. Abort genellikle gebeliğin ikinci ve dördüncü aylarında
oluşmaktadır. %5-%30 oranında abortusa yol açıyor. Bu etken özellikle boğalarda
penis ve prepisyuma yerleşiyor. Postitis ve balanopostitise yol açmakta ve
oradan dişi hayvana bulaşmakta ve onda vaginitise yol açmaktadır. Fakat
vagintis klinik olarak bir süre sonra geçiyor ve servititis ve metritise yol
açmaktadır. Bunun sonucunda da hayvanda atık şekillenmektedir. Eğer hayvan gebe
ise erken embriyonik ölüm şekillenmekte bunun sonucunda da embriyo absorbe
edildiği için sığırda repeat breeder görülmektedir. Bunun yanında hayvanlarda
pyometra şekillenebilmektedir. Servititis ve metritis görüldüğü durumlarda
vaginadan bazen akıntı gelebiliyor bazen de gelmiyor. Erken embriyonik ölüm
yanında biraz daha geç ölüm şekillenirse maserasyonda görülebilmektedir.
Prulent endometritis şekillenmektedir, akıntılı görüldüğünde hayvanda
pıhtılı, parçacıkla dolu olduğu gri beyaz ve kokusuz renkte olduğu görülür.
Fötüslarda atık olmasına rağmen belirgin bir lezyon şekillenmiyor. Yavru
sıvılarında çok sayıda protozoon bulunuyor.
Viral Abortuslar
1. BVD
2. Toga viruslar
3. Parvoviruslar
4. Akabane ve cache
walley virusu
5. Mavi dil
6. Pesti viruslar
7. Herpes virus
enfeksiyonları
Sığırların herpesvirus Enfeksiyonu
Bovin Herpesviruslar 1-6 olarak altı farklı gruba ayrılır. BHV-1
daha çok abortusa yol açar. Bunlarda enfeksiyöz rinotrakeitisi ve enfeksiyöz
pustuler vulvovaginitis’e yol açıyorlar. Bunları solunum sisteminde
gördünüz.
İnfeksiyoz bovine rinotrakeitis ve pustuler vulvovaginitis
ikiside hayvanlarda abortusa yol açmaktadır. Sığırdan sığıra bütün
eksresyon ve sekresyonlarla bulaşıyorlar. Tabiki koitusla da bulaşma vardır.
Sığırlarda yüksek abortus oranıyla seyretmesine rağmen koyun ve keçilerde
nispeten küçük ve pek önemli değildir. İnfeksiyöz bovine rinotrakeitis ve
vulvavaginitis geldiğinde hayvanlarında 4’te 1’inde abortus şekillenmekte ve
abortus genellike gebeliğin son sömestrinde oluyor. Genelde aborte olan
hayvanlarda makro lezyon olmamasına rağmen bazen olayların tam yüzdesi belli
olmamakla beraber %15-20 oranında nekrozlar ile kendisini belli ediyor. Bu
nekroz odakları aborte olan fötusta çok şiddetli otoliz yok ise tespit
edilebiliyor. Bazen abotus şekillenmeden önce fötüs rahimde uzun süre
kalabiliyor. O zamanda oluşagelen otoliz inkluzyonların görülmesini engelliyor.
Bütün bu abortusun sebebi ise aslında plasentada şekillenen nekrotik vakülitis
ve bunun sonucunda fötüsün beslenememesidir.
Atların Herpesvirus Enfeksiyonu ( Rhinopneumonitis equi )
Equine herpesvirus-1 etkendir. Atların en önemli abortus
nedenlerindendir. Bunun özelliği atlarda hem insidansı yüksek hemde tehşisi
nekropsi bulguları çok yüksek olması sebebi ile kolaydır. Bunlara bakınca abort
olan taylarda en belirgin makroskobik değişiklik çok şiddetli bir akciğer ödemi
görülmesidir. Akciğer öyle şişmiştir ki genelde kostaların izleri çıkar. Pamuk
gibi yumuşaktır, içeriye doğru çöker. Kesit yüzünden bol sıvı çıkar. Bunun
yanında akciğer ve yine karaciğerde belirgin olmak üzere çapları 3-5 mm’ye
ulaşan nekrotik odaklar görülür. Dalakta da nekroz odakları görülsede akciğer
ve karaciğerdeki kadar çok olmazlar.
Histolojik olarak akciğerlerde interalveolar septumda
kalınlaşmalar ödematöz oldukları görülür. Yine tehşiste her zaman dediğimiz
gibi nükleer inklüzyonlar dikkati çeker. Bu inklüzyonlar özellikle karaciğerde
yoğun olarak görülmektedir. Eğer hayvanlar abort olmadan yaşarsa onda da kısa
sürede hayvan ölebilmektedir.
Toraks ve abdomende seröhemarojik sıvı asitez ve hemotoraks
dikkati çeken olgulardan birisidir. Trekada lezyonlar görülür. Dil ödematöz ve
akciğer üzerinde peteşiyel olarak kanamalı olduğu görülür.
Fötüste yaygın deri altı ödemler görülür. Seröz ve
seröhemorajik tabiatta olabilir. Bronşlarda da ilerlemiş safhalarda fibrin
tıkaçlarıyla dolu olduğu görülür. Histopatolojik olarak bakıldığında nekroz
odaklarının çok belirgin olduğu ve bunun çevresindeki sağlam kalan hücrelerde
inklüzyon cisimcikleri görülür. Nötrofilik infiltrasyon olmasına rağmen
nispeten sınırlıdır. Karaciğerde ve akciğerde inklüzyon cisimcikleri görülür.
Köpeklerin Herpesvirus Enfeksiyonu
Oldukça yaygındır. Köpeklerde abortusa neden olan viral
enfeksiyonlar arasında önemli rol almaktadırlar. Yavrular bazen yine
kısraklarda olduğu gibi sağlam olarak doğabiliyor fakat yine hasta oluyolar ve
yine pneumoniden ölüyorlar. Bundaki bulgular kısraklardan ve buzağılardan biraz
daha farklıdır. Bunda da karın ve göğüs boşluklarında kısraklarda olduğu gibi
yine hemorajik bir sıvı var fakat bunda yani köpeklerdeki atıklarda peteşiyel
ve ekimotik kanamalar çok daha belirgin çok daha yaygındır. Akciğer ödemlidir.
Dalak büyüktür. Miliyer tarzda nekroz odakları vardır. Karaciğer, böbrek ve
akciğerde görülebilir. Nükleer inklüzyonlar görülür.
Vaginitis ve vulvitis
1. İnfeksiyöz
bovina servikovaginitis ve epididimitis-epivag herpesvirus 4
2. Sığırların
enfeksiyöz pustuler vulvo vaginitisi-herpesvirus 1
3. Caprine
vulvovaginitis-caprine herpesvirus 1
4. Equin koital
ekzantem (herpesvirus)
5. Koyunların
kontagiöz ektiması
6. Granüler vulvo
vaginitis (Ureaplasma diversum)
7. Sığırların
kataral vaginitisi
8. Kanin herpes
virus enfeksiyonu
9. Tuberkulozis
10. Ülseratif dermatozis
11. Ovine vulvitis
12. Durine
13. Demodeks
Vaginitisin asıl ismi colpitistir.
Durin
Atlarda Trypanasoma equiperdum’un yol açtığı venereal
bir hastalıktır. 3 formu vardır. Deri, sinirsel ve genital formu. Koitusla
bulaşır. Bulaştıktan sonra başlaması için değişen sürelere ihtiyaç vardır.
Bunun için vaginadan hemen geçen etkenler serozadaki lenfoid sinuslarda inkube
olmalıdırlar. Bunlarda depigmente lekelerle karakterize durin plakları
olabilir. Bazen hiç iz bırakmadan da iyileşme olabilir. Hayvanlarda kaşeksi ve
anemi şekillenebilir. En belirgin bulguları yüzeysel ülserlerle karakterize ve
açık renkli düzensiz yüzeylerle kendini belli eden durin plakları dediğimiz
olaylardır. İntermiittan ateş klinik bulgular arasında görülür.
Tümörler
Genital
kanaldaki tümörler çok sık görülmüyor fakat görüldüğünde ise en fazla
köpeklerde görülüyor. Köpeklerde de yaşlı köpeklerde görülür. Daha çok da
leimiyom karşımıza çıkar. Leimiyom düz kastan köken alan iyi huylu tümördür.
Eğer bir köpekte vagina ve vulvadan dışarı sarkan sessiz bir tümör görüyorsanız
yuvarlak infiltratif büyüyorsa bu hayvanda büyük ihtimalle foliküler kist
vardır. O yoksa meme kanseri kisti vardır. O da yoksa kistik endometriyal
hiperplazi vardır. Mutlaka bunlara bakmanız önemlidir leimiyom benzeri bir
tümör gördüğünüzde. Tek veya multiple olabilir. Genelde infiltratif ekspansif
büyürler aynı patetes gibi. Bunun kötü huylusu leimiyosarkomdur.
Papillomlar dikkati çeker özellikle sığırlarda ve köpeklerde. Papilloma virus
kaynaklı çok sayıda papillomatozis olarak tanımlanan çeşitli büyüklerde vucudun
her yerinde olduğu gibi vagina ve vulvada da papillomatozlardan kaynaklanan
etkenler görülebiliyor. Daha çok virusla bulaşır.
Melanomlar kır donlu atlarda ilerleyen yaşlarda görülebiliyor. Genelde
infiltratif ve malignant olarak görülmektedir.
Veneral Tümör
Daha çok geri kalmış ülkelerde görülüyor. Metastaz yaparlar. Genelde metastaz
en fazla göze veya deriye olur. Daha fazla göze yapar. Veya vagina yada vulvada
peniste ise oradaki lokal inguninal lenf yumrularına veya genital sisteme
yapar onun haricinde iç organlara falan metastazı yoktur. Bazılarında spontan
regresyon görülebilir. Spontan iyileşmeden sonra hayvan bağışık olur. Bu hastalık
tarihte 3000 veya 5000 yıldır vardır. Yabani canidelerde görülmektedir.
Köpeklerde 78 kromozom vardır. Bu tümöre genetik analiz yapıldığında 59
kromozom olduğu tespit edilmiş. Bu aslında sebebi tek bir hücredir. 3000 yıl
önce bir köpekte mutasyon olmuş ve bu mutasyonla histiyozik kökenli bir hücre
doğmuş. Ondan sonra bu hayvan çiftleşmiş ve o hücre klonu öbür hayvana bulaşmış
veya mukozal temasla öbür hayvana geçmiş. Orada tekrar çoğalmaya başlamış. Yine
temasla birbirlerine geçiyorlar.
Meme
Politelia;
çok sayıda meme başı bulunmasıdır. Rudimenterdir. Atelia; meme başının
olmamasıdır.
ERKEK GENİTAL SİSTEM PATOLOJİSİ
İç genital organların üriner sistemle ilişkisi vardır. Bu organlar mezodermin
ürogental plağından köken alırlar. Dış genital organlar ise gubernaculum
genitalisten köken alıyorlar.
Erkek Genital Sistem Organları
1. Skrotum
2. Testisler
2.1. Konvolut seminifer tubuller
3. Eşey hücreleri
ileten yollar
3.1. tubulus rektus,
3.2. rete testis,
3.3. epididimis,
3.4. duktus deferens
4. Eklenik genital
bezler
4.1. Prostat
4.2. Vesicula seminalis
4.3. Bulboüretral bez
5. Penis (dış
genital organ)
6. Prepusyum
Skrotum
Dışta, perineal derinin dışa doğru cepleşmesi ile oluşur.
İçte, peritonun bu derinin iç kısmını döşeyecek sekilde evaginasyonu ile
şekillenir. Skrotumun testislerin ısısının vücut ısısından daha düşük olmasını
sağlayacak şekilde gelişmiştir. Bunu iki şekilde sağlar. Biri musculus
cremaster’tir. Ortam sıcaklığına göre kasılıp gevşer. İkincisi ise bu
daha da önemlidir. Plexus pampiniformis sağlar. Testislerin sıcaklığının düşük
tutulmasına yardımcı olan, testise giren sıcak arteriyel kanı (370 C),
testisden dönen, daha düşük sıcaklıkta olan (350 C) venöz kan ile soğutan
sistem (Pampiniform pleksus). Bu şekilde, arter ile venlerin bir arada
ilerlediği sistem ters akım ısı değişim sistemi (CHES) olarak adlandırılır.
Skrotum kriptorşidizme bağlı şekillenmeyebilir. Aşırı soğuk
havalarda çiftlik boğalarında skrotal soğuk ısırığı denilen skrotum derisinin
nekrozu şekillenebilir. Skrotum derisinde spesifik (Dermathophilus
congolensis ve Besnoitia besnoiti gibi mantar ve protozoonlar ya
da chorioptes gibi ektoparazitler) ya da spesifik olmayan nedenlere bağlı
dermatitis şekillenebilir.
Tunika Vaginalis
Peritonla aynı yapıdadır. Onun devamı olan çok ince bir
mezodermal tabakadır. Tunikanın parietal yaprağı skrotumu ve visseral yaprağı
da testisi sarar. Viseral ve parietal tabakalar tunika vaginalis boşluğu (kavum
vaginale) ile birbirinden ayrılır.
Hidrosel
Kavum vaginale periton boşluğu ile ilişkilidir. Asites,
anazarka ya da lokal lenf ödem oluşumuna yol açan durumlarda kavum vaginalede
sıvı toplanmasına hidrosel denir. Hayvanda kısırlık şekillenebilir.
Tunika Vaginalisteki Yangı Nedenleri
1. Kedilerin
enfeksiyöz peritonitisi,
2. Tüberkülozis,
3. Kazeöz
lenfadenitis,
4. Dissemine
enfeksiyonlar
5. Skrotum
zedelenmesinin yayılması
6. Actinobacillus
seminis
7. Brucella ovis
8. Cysticercus
tenuicollius
Testisler
Gelişim Anomalileri
1. Testis
hipoplazisi
2. Kriptorşidizm
Testis Hipoplazisi
Testis hipoplazisi kriptorşidizm ve interseks (XXY
Klinefelter sendromu) durumlarında da görülür. Bütün evcil hayvan türlerinde
görülür. Üç renkli erkek kedilerin kromozomları XXY, XX/XXY veya daha
kompleks chimera veya mosaic fazla sayıda X ve Y kromozomu bulundurur. Siyah
renk için bir X ve orange renk için de bir X kromozomu gerekir. Bu yüzden
normal erkek kediler bu iki renge aynı anda sahip olmamalıdırlar.
Boğalarda özellikle İsveç dağ sığır ırkında otozomal resesif bir gene bağlı
olarak yüksek oranda (%30) kalıtsal testis hipoplazisi geliştiği
belirtilmiştir.
Testis
hipoplazilerinin nedenleri;
1. Germinal
hücrelerdeki yetersizlik ya da gonadlara kadar gelişimindeki yetersizlik,
2. Gonadlardaki
germ hücrelerininin gelişimindeki yetersizlik,
3. Gonadlardaki
germ hücrelerininin çoğalmasındaki yetersizlik,
4. Aşırı derecede
gonosit ölümü,
5. Transplasental
enfeksiyonlar,
6. İntoksikasyonlar
7. Alternatif
olarak; Çinko yetersizliği, endokrin yetmezlikler, kromozomal anomaliler ve
testis inmesindeki bozukluklar söylenebilir.
Makroskobik olarak testis hipoplazileri tek ya da iki
taraflı olarak şekillenebilir, fakat iki taraflı olanları fark edilmesi güç
olabilir. Hipoplazik testisin kıvamı normal testise yakındır ve kesit yüzü
taşkındır.
Histolojik olarak incelemelerde spermatogoniumlar,
spermatitler ortadan kalkmış sadece sertoli hücrelerinin kaldığı görülür.
İntersitisyel dokuda da leydig hücreleri görülüyor. Daha çok vakuolleşmiştir.
Kriptorşidizm
Testisin skrotuma tam olarak inmemesi kriptorşidizm olarak
bilinir. Genellikle tek taraflıdır. Fakat iki taraflı da olabilir. Atlarda daha
fazla rastlanır. Eğer kriptoşidizm varsa mümkün olan en kısa sürede tedavi
edilmesi lazımdır. Kriptorşid olanlar daima hipoplastiktir.
Kriptorşidizmin
patogenezi
Testisin normal olarak skrotuma inişi için hem testosterona
hem de Müllerian engelleyici hormona gereksinim duyulur. Bunların yapısındaki
bozukluklar sonucu veya hormon doku duyarlılığı bozuk olan hayvanlarda gerekli
testesteron reseptörü olmadığı için bu tür hayvanlarda kriptorşdizm çok daha
sık görülür.
Testis Dejenerasyonu
Ve Atrofisi
Başlangıçta testis büyür sonra küçülür. Başlangıçta hızla
ilerleyen dejenerasyonda testis yumuşak ve sarkık, turgoru eksik, kesit yüzü
taşkın değildir. Dejenerasyonun ilerleyen döneminde parankim azalmasına karşın
stroma artar ve sıkı kıvamlı küçük testis oluşur. İleri dönemlerde testiste
değişen derecelerde kalsifikasyonlara rastlanabilir. Testis dejenerasyonları
tek ya da iki taraflı olabilir ve testisin tümünü tutmayabilir.
Mikroskobik olarak: Başlangıç devresinde spermatozoonların
olgunlaşmasında bozukluk, spermatidlerde dejenerasyon, birçok
spermatidde nekroz, bazı spermatidler çok çekirdekli dev hücrelerini oluşturur.
Spermatidlerin sitoplazmalarında vakuolleşme ve çekirdekte piknoz görülür.
İleri dönemlerde spermatidler yanında Sertoli hücreleri de kaybolarak bazal
membranlar kalınlaşır ve hiyalini bir hal alır.
Orşitis
Testislerin yangısıdır. Nispeten az görülür. Daha çok
septisemik enfeksiyonların testisi etkilemesi sonucu görülmektedir. Sebebleri
viral veya bakteriyel olabilir. Bakteriyel olunca en fazla brucellozis dikkati
çekmektedir. Orşitisin şiddetine göre ne kadar az olsa bile hayvanların vucud
ısısı arttığı için o hayvanlar %90 oranında sterildir.
Primer Testis
Tümörleri
Pratik hayatta en fazla olarak köpeklerde karşınıza
çıkar. En kolay tedavi yöntemi kastrasyondur. Metastaz yapmazlar.
1. İntersitisyel
hücre tümörü
2. Sertoli hücre
tümörü
3. Seminom
(Spermatik germinal epitel)
4. Teratom
(totipotent) Mikst germ hücreli-stromal tümörler
Makroskobik olarak detaylı bir şekilde slaytta anlatılmış
ama çok önemli değildir. Klinik olarak sertoli hücresi tümörü daha fazla olarak
diğerlerinden fark edilir çünkü sertoli hücre tümöründe öströjen salgımla
yeteneği olduğu için bu tür köpeklerde jinekomasti veya tüy dökülmesi daha
ileri safhalarda ise eğer testisler kastrasyonla alınmazsa kemik iliği
aplazisine kadar giden yan etkiler görülebilir. Sertoli hücre tümöründe hasta
sahibi ya kriptorşit olduğundan şikayet eder yada jinekomasti ve tüy dökülmesi
şikayetleriyle size gelecektir. Aynı zamanda sertolide prostatda squamoz
metaplazi ve diğer sağlam testiste de atrofi görülebilir.
Epididimis
Segmental
aplazi ; doğmasal olarak mezonefrik duktusun bir bölümünün yokluğudur.
En fazla boğalarda daha az olarak koçlarda görülür.
Spermatosel; Tıkanmaya bağlı toplanan
spermin epididimis duktusunda oluşturduğu kistik genişlemeye spermatosel denir.
Kesit atıldığında irin gibi görülür fakat irinle alakası yoktur. Biriken
spermdir.
Spermatik granülom (koç); spermatosel
tedavi edilmediğinde şekillenir. İrin benzeri materyal görülür ama enfeksiyon
bunda da yoktur. Koç ve keçilerde sık sık görülür.
Epididimitis; Testis ve aksesuar
seks bezlerinin yangılarıyla birlikte görülmesine rağmen epididimitise
orşitisten sık rastlanır. Makroskobik olarak bakıldığında epididimitisin
boyutunun ve şeklinini düzensizleştiği daha yumuşak ve yangının başlangıcına
göre ilerlemişse daha sert kıvamda olduğu görülür. Sebebleri orşitiste
bahsettiğimiz sebeblerin aynısıdır. Brucella, köpeklerde distemper ve e.coli
dikkat çeker.
Varikosel; Varikosel plexus pampiniformisteki spermatic
venin dilatasyonudur ve palpasyonla anlaşılabilir. Kısırlığın önemli
nedenlerinden biridir. Sebebi sıcaklıktan dolayıdır. Aygırlarda sık görülür.
Kedi ve köpeklerde özellikle söz konusudur.
Prostat
Prostat
Hastalıkları köpeklerde önemlidir. Prostatta görülen yaygın değişiklikler;
yangısı (prostatitis) ve hiperplazisidir.
Prostatitis
Akut
yada kronik olabilir. Köpeklerde sıktır. Etkenler genellikle assendes yada
dessendes olarak gelebilir fakat en fazla e.coli, proteus ve streptokoklar ve
brucella enfeksiyonları görülür. Yoğun bir antibiyotik tedavisi ile kontrol
altına alınabilir.
Prostat Metaplazi Ve Hiperplazisi
En fazla köepklerde rastlanır. Bazı yüksek östrojenik potansiyele sahip
yonca tipleriyle beslenen kısırlaştırılmış koçlarda yassı hücre
metaplazili, hiperplazili ve kistik genişlemeli bulboüretral bez büyümeleri
görülebilir. Köpeklerde prostat bezi epitelinin yassı hücre metaplazileri
neoplastik testislere (sertoli hücre tümörü) ilişkin olarak ya da östrojen
verilmesi sonucu spontan olarak görülebilir.
Nedenleri; prostatik büyüme androjen ve östrojen arasındaki dengenin bozulmasından
kaynaklanmaktadır. Östrojen seviyeleri yaşlı köpeklerde ya da Sertoli hücre
tümörlerinde artar. Tedavi amaçlı östrojen verilmesi de neden olur.
Prostatın Neoplastik Hastalıkları
Hayvanlarda prostat tümörleri yaygın değildir. Tümörler
çoğunlukla hormonal dengesizliklerle ilişkilidir. Tümörler invaziv olarak
genişleyebilir ya da metastaz yapabilir. Metastazları genellikle çoğu
tümörlerin aksine kemiğedir. Prostat karsinomları çoğunlukla 10 yaşın
ürerindeki köpeklerde görülür.
PENİS VE PREPUSYUM
1. Penis ve
prepusyumun hipoplazisi
2. Penisin fleksura
sigmoideasının kısmen ya da tamamen yokluğu (koç ve boğa).
3. Glans penis
hipoplazisi
4. Penisin
duplikasyonu (çift penis – difallia)
5. Penis
üretrasının kongenital genişlemesi
6. Peniste kalıcı
frenulum
7. Hipospadia-epispadia
Hypospadie; halk
arasında peygamber sünneti olarak bilinir. Üretranın açılış deliği glans
penisin ucunda değil aşağısındadır.
persistent frenulum (penis); nadirdir. Frenulumun
kalıcı olmasıdır. Penisin yukarıya çıkmasını engeller.
Parafimozis;
Penisin prepusyum içine çekilememesi durumudur. Aygırlarda önemlidir. Sebebleri
travma ve yangılardır.
Fimozis; Penisin
prepusial orifisyumdan dışarı çıkmasının engellenmesi durumudur. Aygırlarda
önemlidir. Bunun sebebi prepisyumda yangı oluşmuş ise o yangı neticesinde
penisin orisifumdan dışarıya çıkmasının engellenmesidir.
Balanitis :
Glans penisin yangısıdır.
Postitis :
Prepusyumun yangısıdır. Çoğunlukla penis ve prepusyum birlikte yangılanır
ve Balanopostitis olarak isimlendirilir.
Yorumlar
Yorum Gönder