Özel Patoloji - Deri Hastalıkları (Ders Notları)
Deri Hastalıkları
Deri yüzeysel olarak en fazla alanı kapsar. Derinin
sıkıntısı şudur; 3 aşağı 5 yukarı lezyonlar birbirine benzer, öldürmez ama
süründürür. Klinik semptom etiyolojiden farklı olarak çok paralellik gösterir.
Derinin görevleri; bariyerdir. Dış ortamla vucudun genel yapısının arasındaki
ana duvarımız deridir. Fiziksel kimyasal etkilere karşı ilk deri karşımıza
çıkar. Suyu tutar su dengesini sağlar. D vitami sentezınde görevlidir.
Sekretorik aktivite gösterir. Sağlam deri fizyolojik etkilere karşı,
fizyokimyasal etkilere karşı, patojen etkenlere karşı bariyer oluşturur ve bu
bariyer herhangi bir bozukluk meydana gelmediği sürece geçirgen değildir. Yani
portanteriyor oluşması gerekir(bir giriş olması gerekir). Giriş noktası ne
olabilir. Deri bütünlüğünün bozulması ile bir portanteriyor oluşabilir. Derinin
ıslak kalması , kuruması kıl örtüsünün çok kısaltılması(koyunlar traş
edildikten sonra birçok deri hastalığıyla karşılaşılabilir). Beslenme
bozuklukları derinin bütünlüğünü bozar, sitemik enfeksiyonlarda da deri lezyonlarıyla
karşılaşılabilir. Deri epidermis ve dermis olmak üzere iki yapıdan oluşur. Kıl
folikülleri ve deri bezleri de derinin yapısına katılır.
Epidermis: Kalınlığı değişiktir ama ortalama 25
mikron kalınlığı vardır. Taban yastığı gibi sürekli olarak deri fiziksel
etkenlerle karşılastıgı yerlerde 900 mikrona kadar ulaşabilir.
Epidermis devamlı üretimde bulunan holokrin bir bezdir;
1. str. bazale
2. str. spinozum
3. str. granulozum
4. str. korneum
Str. bazale: sürekli
olarak mitotik aktivite gösterir. Burada sürekli keranotisitler (deri epiteli;
yassı epitel) hücreleri sürekli olarak mitozla çoğalır.
Str. spinozum: Desmozomlarla
birbirlerine bağlananlar dikensiz çıkıntıları vardır.
Str. granulozum: Keratohiyalin
granülleri karşımıza çıkar. Yani keratinize olmaya başlamıştır.
Str. korneum: Ölü
olarak kabul edilir ve bu sürekli olan bir döngüdür. Aktif olarak kontrol
edilir. Ortalama derinin kalınlığı bulunduğu bölgeye değişmekle beraber
ortalama 14-15 hücre tabakası şeklindedir, epidermisteki hücrelerin %85’ini
keratonositler oluşturur. Yani epitel hücreleridir. Bunun dışında melanositler,
langarhans hücreleri ve merkel hücreleri yer alır.
Melanositler: Deriye
rengini veren melanın sentezleyen hücrelerdir. Str. bazalede yer alır.
Hematoksilen eozin boyalarla kahverengi renkte boyanır. Kıl folikullerin
çevresinde epitel hücreleri arasında melanositlerle yaygın olarak karşılaşılır.
Normal bulunması gereken yer, str. bazale ve kıl folikullerının etrafıdır.
Bunların dısında gorurseniz ya hiperpigmentasyon vardır ya da melanomdur.
Langerhans hücreleri:
Deride bulunan antijen sunan
hücrelerdir. Yani aktif monosit makrofaj sistemine ait olan hücrelerdir.
CD1+’dirler ve hayvanlarda çoğu zaman görülmemekle birlikte tenis raketi
organeline sahiptirler. Bunların epitel kat içinde ortalaması oldukça
yaygındır. Bir antijenle karşılasıldığı zaman direkt orada hücrelerin bulunması
gereklidir. Direk fagositoz yapıp diğer yangı hücrelerine sunmaları gereklidir.
Merkel hücreleri: sensorik
hücreler bunlar. Epitel kökenli olmalarına rağmen nöronlarla direk baglantıları
vardır. Dokunulduğunda hissetmeyi sağlayan hücrelerdir. Sensorik nöronlarla
temas halindedirler. Aktif nörotransmitterler salgılarlar ve buradaki sensorik
nöronun uzantısını uyarırlar.
Birde lenfositler var. İntraepiteryal yerleşim gösterenler.
Bunlar total lenfositlerim %2’sini oluştururlar. CD8+’dirler. Özellikle
ruminantlarda ve farelerde önemlidirler.
Dermis epidermis sınırı insanlarda rete ridge denilen
girintili çıkıntılı yapıdadır, düz değildir. Dermisle epidermisin birbirine
kenetlenmesini sağlayan yapılardır. Hayvanlarda kıllı bölgelerde bu rete ridge
yoktur, düzdür. Dermisle epidermisi birbirine tutturan şey kıl folikülleridir.
Dermis: Dermiste bazal membrana
yaklaşıldığı zaman lamina papilla ve lamina densa olmak üzere iki tane yapı
vardır. Dermiste kollagenler yer alır. Kollagen deri hastalıkları
hayvanlarda çoğu kalıtsal olarak karşımıza çıkar ama insanlarda daha yaygındır.
Tip1 ve 3 kollagen en fazla bulunur. Bunun yanında tip4 ve 7 kollegende
her zaman bu bölgelerde bulunabilir. Dermisin epidermise hem destek olma
hemde deri elastikiyeti vermesi belli direnç sağlarken bununla beraber
elastikiyeti kaybettirmeden direnç sağlaması gerekir.
Kan damarlarının çevresinde ise mast hücreleri yer
alır.(mast hücreleri n’apar ? en çok deride yer alır. Metakromazi özelliği
gösterirler.)
Kıl folikülleri: Kıl
folikullerı basit ve birleşik kıl folikülleri halindedir. Hayvanlardaki
çoğu kıl folikülü birleşik anagen yani aktif olarak çalışan büyüyen kıl
folikülleri olduğu gibi telogen yani dinlenme halindeki kıl folikülleride
vardır. Birde arada geçiş halinde olan katagen kıl folikülleride yer alır.
Hayvanlarda özelleşmiş kıllar sinüs ve tylotrich kıllarıdır. Bunların
köklerinde sensorik motor nöronlar vardır ve hem uyarımları alırlar hem
de mekanik etkileri hissetmelerini sağlar.
Yağ bezleri: Holokrin
bezlerdir. Kıl bezlerıyle bağlantılıdırlar. Yağ üretirler. Yani kılların
yağlanmasını sağlarlar. Kılların yağlanması mikroçevre yaratır. Isının
termoregulasyonunda önemlidir. Islanmaya karşı bariyerdir. Antibakteriyel
etkisi de vardır.
ter bezleri: Apokrin ve ekrin olarak ikiye ayrılırlar.
Apokrin olanlar kıl folikülleriyle direk bağlantılıdırlar. Yani teri direk kıla
verirler. Ekrin olanlarsa kıl folikülleriyle bağlantılı değildirler. Ter
bezlerinin çoğu insanlarda ekrin, hayvanlarda ise apokrindir. Ekrin ter
bezlerının diğer ismi melokrin ter bezleridir.
Subkutis(hipodermis):
Kan damarları, sinir telleri, yağ doku(adipoz doku, destek sağlar)
bulunur.
EPİDERMİS DEĞİŞİKLİK
OLARAK NELERLE KARŞILAŞILIR
1. Hiperkeratoz; en sık karşılaşılandır.
Hiperkeratozis neydi? Keratinin fazla miktarda oluşması. Temel nedeni alt
taraftaki epitelin aşırı şekilde üremesine bağlı olarak hiperkeratoz
şekillenmesidir. Epitel tabakasındaki hiperplazi, üst tarafta str.korneum
tabakasında kalınlaşmayı tanımlar. Eğer çekirdek kırıntıları içermiyorsa
ortakeratotik hiperkeratoz olarak adlandırırken çekirdek kırıntıları içeriyorsa
parakeratotik hiperkeratoz olarak adlandırır.
2. Hipergranülozis: Str. granulozum hücrelerinin
sayısal olarak artmasını tanımlar. Sadece str. granulozum hücrelerinde artış
olacaktır. Ama çogunda hiperkeratozis ve hipergranülozis bir arada karşımıza
çıkar.
3. Epidermal hiperplazi: Epidermisin total olarak
yani granuloza, spinoza, bazale, korneum katmanlarının komple kalınlaşmasını
tanımlar.
4. Akantozis: Spesifik olarak str. spinozum
hücrelerinin artmasını tanımlar. Belirlemek çok daha kolaydır. Çünkü akantoz
olduğu zaman rete ridge şeklinde parmakvari tarzında dermis içerisine girmiş
epidermis karşımıza çıkar. Çoğu deri lezyonunda akantoz ve hiperkeratoz
karşımıza çıkar.
5. Spongiyozis: Süngerimsi bir görünüm. Bu da
intraselüler ödemi gösterir. Hücreler arasındaki ödem sıvısını tanımlar. Pek
çok hastalıkta allel otoimmun hastalıkta başlangıç evresinde intraselüler
ödem karşımıza çıkar. İntraselüler ödem, hidropik dejenerasyon yada daha
şiddetli balonumsu dejenerasyon karşımıza çıkar. Bunlar daha çok viral
enfeksiyonların seyri sırasında özellikle veziküller bullaların oluşumu için
vazgeçilmez bulgudur başlangıç döneminde.
6.Dermal ödem: Dermis tabakasının normalde pembe
homojen yapı halindedir. Eğer aralarında açılma varsa yani daha saydam bir
görüntü ile karşılaşılıyorsa lenfositikler genişler lümenleri belirgin hale
gelir. Dermal ödem bulgularındandır.
7. Veziküler dejenerasyon, balonumsu dejenerasyon: İntrasitoplazmik
ödemin daha ilerlemiş şeklidir. Hücre şişer patlar. Tek tek hücreler halinde ve
bunların sınırları çevrede sağlam kalan hücreler tarafından çizilir. Buradaki
intraselüler ödem artık esktraselüler ödem sıvı toplanması haline gelmiştir.
8. Akantoliz: Bu da akantozun tam tersi. Str. spinozum
hücreleri erir. Boşluklar tarzında karşımıza çıkar. Hücreler birbirlerinden
ayrılırlar(desmozomlar). Aslında hepsi içice geçmiş bulgulardır. Bunların
hepsini bir arada görürsünüz. Epitel hücreleri birbirleriyle bağlantılarını
kaybettiklerınde ne olur? Ölür. Bu da karşımıza mikroveziküller tarzında çıkar.
9. Ekzositoz: epidermiste normal şartlarda az önce
saydığımız hücrelerden başka hücre bulunmaz. Eğer bu epidermisin içerisine
yangı hücreleri özellikle nötrofil infiltrasyonu varsa bu ekzositoz olarak
adlandırır. Sadece yangı hücreleri değil benzer şekilde eritrositlerde bu
bölgeye infiltre olabilirler.
10. Epidermal yarıklar(lakünler): bunlar özellikle
otoimmun hastalıklarda karşımıza çıkar(pemfigus). Epidermal olabilirler yada
str. bazale, str. spinozum arasında yarıklanma olabilir. Suprabazillar
intraepidermal yarıklar veya dermis epidermis sınırında yarıklar şeklinde dermisle
epidermis birbirinden ayrılabilir. Bunların hepsini dışarıdan vezikül veya
bulla olarak görürüz. İçi sıvı ile dolu kesecikler tarzında görürsünüz. Ama
bunun yerleşimine göre etiyoloji değişebilir.
11. Mikroveziküller: epidermis içerisinde
yer alan içlerinde ödem sıvısı ve lize olmaya başlmış akantolitik odaklardır.
Ama veziküller daha geniş büyük odaklar halindedir. Bu mikroveziküller hayvanda
çogu zaman böyle vezikül tarzında kalmazlar. Çoğu zaman bu veziküllerin
içerisine yangı hücreleride infiltre olur. Çoğunlukla nötrofiller infiltre
olur. Artık yangı hücreleri vezikülün içine girdikten sonra püstül olarak
adlandrırız. Püstül daha çok klinikte karşınıza çıkar.
12. Hiperkeratasyonlar: yer yer melanin
fazla olarak toplanması. Ben dediğimiz olaydır. Hiperpigmentasyondur.
13. Keratin kistleri: nadirdir. Epidermis
içerisinde içi keratinle dolu küçük kistler karşısında karşımıza çıkar.pek de
önemli değildir.
14. Bizim için keratin incileri her zaman daha
iyidir(glob corn). Yassı hücreli kanserlerın bulgusudur. Epidermis içerisinde
değil dermis içerisinde epitel alanları ve bunların merkezinde hiperkeratik
keratin incileri tarzında karşımıza çıkar.
15. Epitermolitik hiperkeratoz: yani
epidermiste bir erime olacak ve hücreler birbirinden ayrılacaktır. Üst tarafta
da hiperkeratoz gördüğümüz zaman adlandırırız.
DERMİSTE OLAN DEĞİŞİKLİKLER
1. Kollgen
değişiklikler
2. Fibrozis
3. Ödem
4. Papillomatozis
5. Musinöz
dejenerasyon
6. Grenz bölgesi
7. Folliküler epitel
8. Deri kan
damarları
9. Subkutan yağ
Hayvanlar açısından fazla önemli değildir. Fibrozis çoğu
zaman nedbe ve skar dokusu olarak karşımıza çıkar. Kollagen oluşumuyla ilgili
kalıtsal hastalıklar aile içi yetiştirme köpek ırklarında karşımıza çıkar.
Fazla önemli değildir.
HÜCRESEL İNFİLTRASYONLAR
Deri lezyonlarının en büyük sıkıntısı budur. Hepsinde aynı
hücre tiplerinin infiltrasyonu söz konusudur. Ama yerleşim yerleri
birbirinden farklıdır. Tanısal açıdan temelde önemi yoktur. Çünkü aynı etki
birden fazla çeşitli yangıya neden olabilir veya burada gördüğünüz yangı
çeşitlerinin hepsi içice olabilir.
DERİ REAKSİYONLARI
1. Peri vasküler dermatitis: Perivasküler
dermatitiste yangı hücreleri damarların çevresindedir. Damar duvarında yangı
yoktur. Perivasküler hücre infiltrasyonu tarzında karşımıza çıkar. Genellikle
aşırı duyarlılık reaksiyonlarında perivasküler dermatitisten söz edilir.
2. Likenoid dermatitis: burada yangı hücreleri
damar çevresinde değil dermis epidermis sınırında bir toplanma gösterirler.
Lineer tarzda yangı hücreleri infiltre olurlar. Dermis epidermis sınırını
gözden silerler.
3. Vaskülitis: damar duvarının yangısıdır. Dermiste
meydana gelen vaskülitiste nötrofilik lenfositik eozinofilik infiltrasyonlar
karşımıza çıkar. En sık görüleni nötrofilik vaskülitistir. Burada löykoplastik
vaskülitis yani nötrofillerin çekirdeklerinin parçalanmasıyla karşımıza
çıkabileceği gibi nötrofiller normal görünümleriyle de karşımıza çıkabilir.
Damar duvarında yoğun olarak nötrofilik infiltrasyon tanımlanır. Septisemilerde
sekonder bulgu olarak deride vaskülitis her zaman karşımıza çıkan bir bulgudur.
4. Nödüler ve diffuz dermatitis: burada
nötrofil histiyosit eozinofiller bulunur. Bunların tek tek veya koleksiyon
halinde görebilirsiniz. Pyögranülamatöz veya granülomatöz lezyonları tanımlar.
Pyogranülamatöz ne demek? Granülom içinde yaygın nötrofil var ise bu isim
verilir. Deri hücreleri ağırlıklı olarak langerhans tipi, yabancı cisim dev
hücreleriyle karşılaşılır. Lezyonlar tüberküloid veya sarkoid olarak
adlandırırlar. Tüberküloid lezyonlarda merkezde eğer nekroz görüyorsanız
granülom veya pyogranülom tuberküloid nekroz olarak adlandırılır. Eğer nekroz
görmüyorsanız benzer hücre tipleri varsa sarkoid lezyonlar olarak adlandırılır.
Özellikle atlarda equine sarkoid diye hastalık var arka gluteal bölgeyi tutar.
Gene kedide feline sarkoid diye deri lezyonlarını tanımlar ve karşımıza çıkar. Mantar
enfeksiyonları deri tüberkülozu bu tiptir.
5. İntraepidermal
veziküller ve püstüler dermatitis: bu yapıyla pemfigus ve pentigus
benzeri hastalıklar otoimmun dermatitislerde karşımıza çıkan yapıdır. Epitel
içerisinde intraepiteryal büyük püstüller veya suprabaziller yerleşim gösteren
püstüller şeklinde karşımıza çıkar.
6. Supepidermal
vezikül: epidermisin içerisinde yer alır. Daha bazale yakındır.
7. Perifollikulitis,
follikülitis, furunkulozis: perifollikülitis kıl foliküllerinin çevresinin
yangısı. Follikülitis kıl foliküllerinin kendisi yangılıdır. Furunkulozis kıl
follikülu ruptura uğramıştır. Açılmıştır yangıyla beraberdir. Kıl
folliküllerinin bulbus kısmı parçalanmıştır. Dermisten kıl foliküllerine doğru
hücre infiltrasyonu gözlenir. Çoğunlukla tek tek değildirler. Hepsi bir arada
karşımıza çıkar.
8. Fibrotik
dermatitis: yangının sonuna doğru şekillenir. Ama her zaman nedbe dokusu
değildir. İyileşmeye doğru bütün dermatitisler fibrotik dermatitis haline
gelebilir ama bu skar veya nedbe dokusu olarak çoğu zaman değerlendirilmez.
9. Pannikulitis : irinli
veya granülomatöz dermatitisin yayılmasıdır. Bütün deri altına yayılmasını
ifade eder.
10. Atrofik dermatozlar: hem deri
elastikiyeti artar. Hemde kıl kaybı vardır.özellike cushing’in bulgusudur. Kıl
folikülleri atrofiktir.hayvan tüysüz bir hale gelir. Hem epidermiste bir atrofi
vardır hem de çok incelmiştir. Aynı zamanda kıl foliküllerinde de atrofi
vardır.
DERİNİN KONJENİTAL HASTALIKLARI
1. Epiteliogenezis
imperfekta (Epitelio imperfekta gingua bobis): Epidermisin lokal olarak
şekillenmemesidir. Bölge bölge epidermis yoktur. Dermis açıktadır. Kalıtsal
otozomal resesif gen ile adlandırılır. Epidermisin olmaması bakteriyel
kontaminasyona açık bir hale getirir. Bu tip hayvanlar çoğu zaman septisemiden
ölür.
2. İhtiyozis: balık
pulluluk. Kongenital otozomal resesif adlandırılır. İhtiyozis konjenita ve
ihtiyozis fötalis olmak üzere ikiye ayrılır. İhtiyozis fötalis daha ağır bir
durumdur. Çoğu zaman ölü doğarlar. İhtiyozis konjenita bir süre yaşayabilir ama
çoğu zaman bunlar ilk 6 ay içerisinde ölürler. Deride çok şiddetli hiperkeratoz
vardır. Lamellar halinde keratin üst üste yayılır. Keratinin dökülmesiyle de
ilgili bozukluk vardır. Bu hayvanlarda keratin normalde dökülerek ayrılacaktır
fakat bu bu hayvanlarda ayrılmaz. Ölen hücreler tabaka tabaka yığılırlar. Kıl
folikülleride oluşmamıştır.
3. Kalıtsal çinko
yetersizliği: çinko özellikle kıl follikülleri ve keratinizasyonun normal
devam edebilmesi için gereklidir. Çinko ligand eksikliğine bağlıdır. Siz ne
kadar çinko verirseniz verin verdiğiniz çinko emilemez, emilse bile taşınamaz.
Çinko eksikliğine bağlı hiperkeratoz ve kıl örtüsünde azalma ile karşılaşılır.
4. Hipotrikozis:
kıl örtüsünün yetersiz şekillenmesidir. Hayvan kılsız bölgeler halinde doğar.
Deride renklenme vardır. Deri normaldir ama kıl follikülleri şekillenmemiştir.
Kalıtsaldır.
5. Alopesi
universalis: özellikle kedilerde ırk olarak yetiştiriliyor bu kediler (Sphinx
kedisi). Deride kıl yok ama deri fazla kıvrımlıdır.
6. Hipertrikozis:
fazla kıllanma. Kıl follikulllerının hiperplazisini tanımlar. Özellikle border
hastalığı için önemlidir. Gebeliğin ilk 1/3’ünde yakalanırsa persiste enfekte
ve köpek kılı görünümü gözlenir. Primer follikül sayısı artar. Sekonder
follikül sayısı azdır. Yani birleşik kıl yapısında çok tek tek kıl folikülleri
tarzındadır. Kıllar diktir. Çok sayıda kıl folikülü yan yana yer alır. Ve
çıkışlarıda sivri sivri diken gibi karşımıza çıkar.
7. Epidermolizis
bulloza: epidermisin lokal olarak ortadan kalkmasıdır. Özellikle mekanik
etkilere karşı duyarlılığıdır. Burada epitel hücrelerini sınırındaki bağlantı
yetersizliğini tanımlar. Bu tip hayvanlar dekubitis yaralarına çok duyarlıdır.
Vucudun sivri bölgelerinde yere temas eden noktalarda deri sürekli olarak
açılır. Fazla yaşama sansı yoktur.
8. Dermatomiyozis: özellikle
collie ırkı köpeklerde lokal şekillenen özellikle burun üstünden kulaklara
doğru yayılan epitelmolizis pullosadır ama bunda yangısal infiltrasyon yoktur.
6 ay içinde burun üstünde yaralar tarzında karşımıza çıkar. Sağaltıma cevap
yoktur. Bu tip hayvanlarda kas tutulması vardır. Özefagus tutulması ile
birlikte karşımıza megaözefaus çıkar yutkunma bozuklukları vardır. Çoğu zaman
pnomoni şekillenir.
9. Kollagen
bozukluklar: deriye elastikiyeti vericek ama verirken de belli bir
direnç göstermesi gerekir. Kollagenin tam şekillenmemesi yani kollagen
displazileri sonucunda da deri aşırı elastik olur ama çok kolay parçalanabilir,
ayrılabilir. Deri normalden daha gevşek ve sarkık yapıdadır.
SEBOREİK DERİ HASTALIKLARI
Basit bir kepeklenme. Normalde insanlarda kepek dediğimiz
yapıdan başka şiddetli yağlanma ile birlikte de seyredebilir. Hormonal
bozuklukluklar, ekto ve endoparazitlere bağlı olabilir, aşırı duyarlılık,
beslenme bozuklukları, çevresel faktörler gibi aklınıza gelebilecek hemen hemen
her türlü etkenle karşınıza çıkar.
Seborea sikka kuru; yani burada yağlanma yoktur, sadece
kepeklenme vardır. Seboresa oleoza;şiddetli yağlanma vardır. Kepeklenmeye
yağlanma eşlik eder. Deri üzerinde sarımsı yağ birikir. Seboreik
dermatitis; hem yağlanma hem kepeklenme üzerine interface dermatitis
tablosu eklenir.
Akne: bildiğiniz sivilce. Ortokeratotik hiperkeratozis
ile beraber foliküllerin genişlemesi ve tıkaç oluşumu ile karakterizedir.
Özellikle kedi ve köpeklerde görülür. Hormonal dengesizliklere bağlıdır.
Temelde bildiğiniz ergenlik sivilcesi. 12- 13 aylığa kadar olan kedilerde ve
köpeklerde gözlenir. Daha sonra bu olgu kendi kendine geçer.
PİGMENTLEŞME
BOZUKLUKLARI
Bunlar hiperpigmentasyondur. Güneş ışığından tutunda
herhangi bir kronik irritasyona bağlı olarak derinin epidermis tabakasında
fazla miktarda melanin pigmentinin birikmesidir.
Akantozis nigrikans: köpeklerde
görülür. Şiddetli olarak akantoz vardır. Dermis epidermis sınırında rete ridge
oluşumları görülür. Dermis epidermise doğru parmakvari girişimleriyle
karakterizedir. Aynı zamanda aşırı bir pigmentasyon vardır. Akantoz varsa çoğu
zaman hiperkeratozla karşılaşırsınız. Hiperplastik dermatitisle birlikte
görülür. Derinin her bölgesinde görülebileceği gibi özellikle ağız boşluğunda
karşımıza çıkar.
Lökoderma: lokal
olarak derinin depigmentasyonudur. Edinsel olarak şekillenir. Melanin pigmenti
sentezinin lokal olarak ortadan kalkmasıdır.
Piebaldizm: albinimustan
farkı nedir? Melanosit normal olarak şekillenir ama derinin bazı bölgelerine
göç edemezler. O bölgelerde melanositler bulunmaz. Alacalı hayvanlarda
karşımıza çıkar. Bazı tip hayvanlarda ırk özelliğidir(holstain, dalmaçya..)
Albinizm: melanositler
normal olarak şekilleniyorlar yerlerine göç ediyorlar ama enzim defekti var.
Tirozinaz enzimi. Melanositler normal olarak deride bulunuyorlar ama melanin
sentezini gerçekleştiremiyorlar. Tüm vucutta görülür.
Vitiligo: edinsel
olarak hipopigmentasyondur. Özellikle deride lokal olarak rengin açılmasıdır.
Göz çevrelerinde, burun çevresinde, kulak uçlarında çıkar. İnsanlarda kalıtsal
bir hastalıktır.
Lökotrikia: kıl
örtüsünün rengini kaybetmesi. Nutrisyonel yetersizliklere bağlı olarak
şekillenebilir.genç yaşlarda yaşa bağlı olarak melanin sentezinin azalmasıyla
oluşur.
Evcil hayvanlarda bakır yetersizliği: tüylerde
dökülmenin yanında renginde açılma da görülür. Çünkü bakır, tirozinaz
enzimin yapısına girer. Tirozinaz enzimi eksikliği melanin sentezlenmesinin
önüne geçer ve depigmentasyon görülür.
DERİNİN FİZİKSEL
ZEDELENMESİ
Nasır: lokal
olarak şekillenen hiperplazi.
Higroma: eklemlerin
üzerinde bursalar vardır.bunlar yastık görevi yapar. Hatalı şekillenen
bursalara higroma denir.
Dekubitis Ülserleri: derinin
lokal bir bölgesine uygulanan sabit bir basınç sonucu ortaya çıkan iskemik
nekroza bağlı olarak şekillenir.
İntertrigo: derinin
katlanmış bölgelerinde şekillenen lokal dermatitise verilen ad.
Enjeksiyon bölgesi yaraları: aşı uygulamalarından sonra
ortaya çıkar. Alüminyuma karşı oluşan bir nevi yabancı cisim reaksiyonu olarak
karşımıza çıkar. Dev hücrelerinden başlayıp bildiğimiz granuloza hücrelerine
kadar olan yapılarla karşılaşırız.
Akral yalama
dermatitisi: özellikle iri cüsseli ve canı sıkılan köpeklerde görülür.
Dar bir alana koca hayvanı bağlarsınız. Hayvan can sıkıntısından kendini
yalamaya başlar. Özellikle tarsal ve karpal eklemlerini sürekli yarar.
Tükürüğünü hayvan her ne kadar kendini temizlemek için de kullansa devamlı
yaladığı için o bölgede deri yumuşar ve dermatit şekillenir. Burada da
perivasküler dermatitis şekillenir. Bu bir sıkılma hastalığıdır.
Traksiyon alopesisi:
hayvanlara n’apıyoruz? Tasma takıyoruz. Özellikle elastik tasmalar çekmeye
bağlı olarak basınca bağlı tüy dökülmesiyle, alopesiyle karakterizedir.
Kuyruk ucu nekrozu: sığırlarda
oluşur. Hayvan kuyruğu üzerinde yatıyor ise bir süre sonra nekroz şekillenir.
Soğuğa ve sıcağa bağlı oluşan deri reaksiyonları: soğuğa
karşı zedelenme hücrenin kendi kendine donmasıdır. Hücrenin içinde su var. Su
donduğu zaman n’olur? Hacim artar. Hacim artarsa n’olur? Hücreyi patlatır.
Donma ısırığında derinin alt tarafındaki dermis bölgesinde bulunan kan
damarlarında soğuğa bağlı olarak kontraksiyonlar oluşur. İskemik nekroz oluşur.
Termal zedelenmede bir şeyi çok ısıtırsanız n’olur? Proteinler denatüre olur.
1. dereceden 4. dereceye kadar yanıklar meydana gelir.
KİMYASAL ZEDELENMELER
Primer kontakt irritan dermatitis: deri şiddetli asit
ve alkalilerle karşılaşır. Birinde lezyon kroniktir, diğerinde lezyon akuttur.
Asitler ve alkaliler n’apar? Yine bunlar proteinleri pıhtılaştırır. Deriyi
yakar. Talyum şu anda
kullanılmıyor ama eskiden kullanılmış bir maddedir. Artık yasak. Deride
ülserasyon ve lezyonlara neden olur. Ektoparazitler için uygulanan Arsenikli
banyolar kontakt irritan dermatitise neden olur. Civa zehirlenmesi, civa içeren
ilaçların sistemik uygulamalarında oluşur. Dozu düşükse deride dermatitise
neden olur. Dozu yüksekse ya böbreklerde nefropatiye ya da sinir sistemi
semptomlarına neden olur.
Deri iyodizmi: dezenfektan
olarak iyodun kullanılması bağlı olarak karşımıza çıkar. Seborea sikka görülür.
Selenyum zehirlenmesi:
kılların dökülmesiyle sonuçlanır. Aslında oluşumu zordur. Yüksek oranda
selenyum içeren bitkilerin yenilmesi gerekli. Beyaz kas hastalığı tedavisinde
hekime bağlı olarak oluşabilir.
ORGANİK KLORLU VE ORGANİK BROMLULARLA ZEHİRLENMELER
Klorlu naftalen zehirlenmesi: artık kullanılmıyor.
Normal şartlar altında makinaların yağlı parçalarının yağlanmasında kullanılan
bir madde. Hiperkeratoza neden olur. Sığırlarda ve koyunlarda –x hastalığı-
olarak adlandırılıyor. PCD’ler (poliklordifeniller)vardır. Bunlar trafoların
güç revigasyonlarında kullanılır. Artık hemen hemen hiç kalmadı. Trafolar
değiştirildi ama 1980’li yıllarda oldukça kullanıldılar. Deride akne
lezyonlarına neden olurlar. Doğada kalıcıdırlar. Sütlerde hala çıkmaktadırlar.
Ergot alkolikleri: şiddetli olarak vazokontraksiyona
neden olurlar. Özellike ekstemitelerin uç noktalarında karşımıza çıkar.
Tırnağın düşmesine kadar varan bir çok olaylara neden olurlar.
DERİNİN AKTİNİK HASTALIKLARI
1. Solar
radrasyonun direk etkisi
2. Solar dermatitis
3. Solar elastazis
4. Solar keratozis
5. Fotosensitizasyon
Solar radrasyon: güneş ışınları AVC ultravioyle
ışınlarını dünyaya gönderir. Bunlardan zararlı olanları 290nm altı direk DNA
hasarına neden olur. Ağırlıklı olarak 290-320nm arası olanları ozon tabakası
keser. 320nm üzeri zararlı değildir ama fotosensitizasyonda ağırlıklı olarak
320nm’nin üzeri etkilidir. Şimdi bir radrasyona maruz kaldığımızda ne olur? Bir
kere hücre içindeki moleküllerin birbirine çarpma hızını arttırır. Nedir bu?
Mikrodalga fırın mantığıyla çalışır. Sıvıyı içeride ses dalgalarıyla
titreştirir. Burada ki olan olayda temelde odur. Radrasyon temelde bir
partiküldür. Radrasyon Hücreye çarptığı zaman hücrelerin içerisindeki kollagen
sıvıları içerisindeki moleküller birbirine çarpmaya başlar. Birbirine çarptığı
zaman hücreler ısınır. Hücre içerisinde ısı açığa çıkar. Buna bağlı olarakta
hücre içi ısı arttıkça sonuçta proteinlerin pıhtılaşması ve bir yanık meydana
gelir.
Solar elastaz: dermis tabakasındaki dejeneratif
değişiklikler. Bu bölgelerde dermis tabakası normalde pembe eozinofilik bir
yapıdadr. Ama buralar bazofilik bir yapı alır. Mavi renkte boyanır.
Solar keratosiz: epidermis hücrelerinde bir nekroz söz
konusudur. Aynı zamanda displazi şekillenir.
Fotosensitizasyon: gün ışığına karşı aşırı duyarlılığı
tanımlar. Normal koşullarda derinin altında gün ışığına karşı herhangi bir
reaksiyon oluşmaz.3 şekilde meydana gelir. Bir tanesi; fotodinamik ajan
dışarıdan besinler yoluyla alınmasıdır. Diğerinde; porfirin metabolizması
bozukluğu vardır. Porfirin hem’in yapısına girer. Porfirin metabolizma
bozukluğuna bağlı olarak gider deri altında birikir. Diğeride; hepatojen
fotosensitizasyondur. Nedir bu? Normal koşullar altında 320nm’nin altında UV
ışınları zararlı değildir. Ama bunlar fotodinamik ajanları aktive eder.
Fotodinamik ajan aktive olduğu zaman üçünde de aynı şey geçerlidir, hücre
içindeki serbest oksijen radikallerinin ve enzimlerin defektlerine neden olur.
Bunlarda elektron açığı vardır. Çevresindeki diğer moleküllerden elektron
koparmaya çalışırlar. Oksidatif stres hücresel yaşlanmanın ana nedenidir. Hidrojen
peroksit gibi yada superoksit dizmutaz gibi enzimler bu serbest oksijen
radikallerini indirgerler. Elektron açığını ortadan kaldırırlar. Burada ki gibi
fotosensitiv ajan aşırı miktarda serbest oksijen radikallerinin oluşmasına
neden olur UV etkisiyle. Normal koşullar altında UV’de zararsızdır. Fotodinamik
ajanda zararsızdır ama her ikiside deride bulunduğu zaman fazla miktarda
serbest oksijen radikali ortaya çıkar. Serbest oksijen radikalinin ortaya
çıkması demek mitokondiyal solunum sisteminin baskılanması demektir.
Mitokondiyal solunum sistemi baskılandığı zaman hücrenin enerji metabolizması
çöker. Hücrenin enerji metabolizması da çökerse hücre ölür. Şimdi
fotodinamik ajanı dışarıdan gıda olarak alırsanız, st. John otu, buğday vs..
bunlar dışarıdan alındıkları zaman içerisindeki fotodinamik ajanlar gider
deriye yerleşir. Birde fotodinamik kontakt fotosensitizasyon vardır. Bunda
alınmasına gerek yoktur, deriyle temas etmesinde dahi bu bölgede duyarlılığın
olmasına yeterlidir. Yabani havuçta olduğu gibi. Fenotiozin bir ilaçtır. Yaygın
olarak kullanılır. Yüksek dozlarda uygulandığı zaman fotosensitizasyona neden
olur. Nasıl ayırt edersiniz diğerlerinden? Diğerlerinde göz lezyonu olmaz.
Fenotiozin zehirlenmesinde göz lezyonu olur. Korneal ödem de beraberinde
şekillenir.
Dedüktif pigment birikimi: burada porfirin
metabolizması bozuklukları söz konusudur. Sığırların kongenital eritropoietik
porfirisi(pembe diş hastalığı). Burada üroporfinojen 3 enzim kosentetazının
eksikliği vardır. Pigment porfirin dişlerde, kemiklerde birikir. Aynı zamanda
idrarla da dışarı atılır. İdrarı gün ışığına tuttuğunuz zaman rengi koyulaşır.
Koyu kahve bir hal alır. Dişler pembemsi mor bir renk alır. Özellikle
sığırlarda karşımıza çıkan bir durumdur. Eritropoietik porfirisinde ise serokatalaz
enzim defekti vardır. Yalnız burada dişler pembe renk almaz, idrarda da
porfirin bulunmaz ama her ikisi de fotodinamik ajandır.
Hayvanlarda en sık karşımıza çıkan hepatojen
fotosensitizasyondur. Filloeritrin klorofilden üretilen ve rumendeki bakteriler
tarafından krolofilden üretilen bir maddedir. Portal dolaşımla karaciğere gelir
ve karaciğerde indirgenerek idrarla atılır. Eğer yaygın olarak bir karaciğer
defekti varsa %80-90 oranında filloeritrin indirgenip idrardan atılamaz. Vucutta
birikir. Temel birikim yeri de deridir.fotodinamik bir ajandır. Gün ışığına
çıktığı zamanda fotosensitizasyona neden olur. Hangi durumda karşımıza çıkar?
karbontetraklor zehirlenmesinde. Çok tehlikelidir. Eğer hayvan alırsa karaciğer
sirozu olur. Hiç kaçarı yoktur.leptospiroz hastalığı sırasında da
fotosensitizasyon meydana gelir. Fotosensitizasyon nerede şekillenir? Doğal
olarak gün ışığına ihtiyaç var. Gün ışığının en fazla temas ettiği yerlerde
oluşur. Yüzde burun ve gözlerin çevresinde özellikle sırt bölgesinde karşımıza
çıkar. Deri tamamen eroziv ülseratif bir yapıdadır.
BESİN YETERSİZLİKLERİ
Protein kalori yetersizliği, yağ asiti yetersizliği,
hipovitaminoziste karşımıza çıkar. Bir kere kıl örtüsü zayıflar. Kıl örtüsünün
zayıflamasıyla birlikte kıllarda alopesi görülür. A hipovitaminozise
bağlı olarak hiperkeratoz şekillenir. Mineral yetersizliklerinde özellikle
çinko önemlidir. Domuzlarda ve sığırlarda etkilidir. Deride ise hiperkeratoza
bağlı olarak kıl örtüsünde dökülmelerle karşılaşırız.
İMMUN ARACILI DERMATOZİSLER
Ürtiker: ürtiker nedir? Böyle küçük küçük
kabarçıklardır. Küçükken allerji olduğmuz zamanlarda çıkar.oralar tatlı tatlı
kaçınır. Yani deride kaşıntılı ödemli şişkinlikler ürtikerdir.
Anjiyoödem: ürtikerin daha şiddetli halidir. Subkutan
dokuda da ödem şekillenir. Özellikle allerjik reaksiyonlarda larinkste
şekillenirse ölümcüldür. Anjiyödem yüzde şekillenir.
Atopik dermatitis: genetik olarak IgE aracılı
dermatitislere duyarlılığı tanımlar.
Allerjik kontakt dermatitis: irritan maddeyle veya
allerjenle deride karşılaşırsınız. Aradaki fark nedir? Kontakt dermatitis daha
ziyade geçikmiş tiptir. Hücreye bağlı T-lenfosit reaksiyonuna bağlı olarak
geçikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Diğerleri ise tip 1 ve tip 3 yani
hücrelerinden bazıları IgE aracılı dermatitislerdir.
Pire ısırığı ve culicoides ısırığı: sivrisinek. Herkes
sivrisinek tarafından ısırılır. bir iki saat kaçınırsınız geçer gider ama
bazılarında sivrisinek bir sokar ve aşırı şişer. Yine pire ısırığında da pire
tükürüğüne karşı oluşan aşırı duyarlılık reaksiyonlarıdır.tip 1dirler.
Endoparazit aşırıduyarlılığı: parazite karşı oluşan
IgE’nin deride gidip mast hücrelerini aktivite etmesi sonucu oluşur.
OTOİMMUN DERMATOZLAR
1. Pemfigus
2. Pemfigus
vulgaris
3. Pemfigus
vejetans
4. Pemfigus
foliaseus
5. Pemfigus
eritematozus
Pemfigus: pemfigusta epidermisteki hücrelere karşı
otoantikorlar üretilir. Desmozomlara ve özellikle yüzey antijenlerine karşı
antikorlar üretilir. Oluşan antikorların neye etkili olduğu kaç kilodalton
altındaki proteine etkili olduğuna bağlı olarak da lezyonların yeri değişir.
Pemfigus vulgaris: pemfigus vulgaris suprabaziler
yerleşir. Yani str. bazalede str. spinozum arasında veziküller meydana gelir.
Bu bölgedeki hücreler arasındaki yüzey antijenlerine karşı antikorlar oluşur.
Pemfigus vejetans: intraepiteryal epitelin tabakalarına
karşı dezmozomlara karşı özellikle antikorlar üretilir. Str. bazale, st.
Spinozum, str. korneum ve str. granulozum tabakalarının komple birbiriyle oluşan
hücresel bağlantılarına karşı otoantikorlar meydana gelir. İntraepiteryal
vezikül oluşumlarıyla karşılarız.
Pemfigus foliaseus: subepideryal, yüzeysel olarak str.
spinozum ve str. granulozum arasındaki yüzey bağlantılarına karşı otoantikorlar
şekillenir.
Pemfigus eritematozus: pemfigus vulgarisin hafif
şeklidir. Lokaldir.
Klinik olarak birbirlerinden farkı nedir? Pemfigus vulgariste ağız lezyonları
mukoza lezyonları olguların %90’ında vardır. Lezyonların %50’si ağızda başlar.
Diğerlerinde vejetans ve foliaseusta mukoza lezyonu yoktur.
Bulloz pemfigoid: bu sefer subepidermal olarak
otoantikorlar şekillenir. Yani str. bazale ile str. spinozum arasında
karşımıza çıkar. Dermiste str. bazale arasında meydana gelir. Otoantikorlar
str. bazale hücrelerine karşı şekillenir.
lupus eritamatozus: sistemik yada discoid olarak
iki haldedir. Bunlar birbirinin altyapısı değildir.yani sistemik discoid olmaz.
Burada da B-lenfositlerin anormal aktivasyonu sözkonusudur. Özellikle
interleukin 6’nın aşırı uyarılmasına bağlı olarak şekillenir. Otoantikorlar
DNA,RNA ve histon proteinlerine karşı otoantikorlar oluşur. Sistemik lupus eritematozus
bir çok organı etkiler. Discoid lupus eritematozus sadece deriyi tutar.
Eritome multiforme: gecikmiş tip T-lenfositlere,
sitotoksik T- lenfositlere bağlı olarak ve nedeni bilinmeyen şekilde de oluşur.
Ama buradaki lezyonlar makroskobik olarak karşımıza çıkıcak olan yapılar
genellikle veziküllerdir.
DERİNİN VİRAL HASTALIKLARI
POX VİRUS ENFEKSİYONLARI
Eritramatöz makül : küçük kırmızı odaklar
Papül: epidermal stoplazmik şişkinlikler
Vezikül: lezyonların birleşmesi ile
Püstül
Kabuk
Veziküler devre koyun çiçeği gibi bazı pox virus
enfeksiyonlarında iyi gelişir. Bulaşıcı püstüler dermatitis gibi bazılarında da
geçicidir yada şekillenmez. Veziküller göbekli püstüllere dönüşür. Orta kısım
çökük, kenar kısımlar kalkık ve çoğu zaman eritamatözdür. Pock olarak
adlandırılır. Ölümler sekonder enfeksiyonlardan dolayı olur. Koyun çiçeğinden
farkı lezyonların kabarık olması ve lezyon başlangıcı ağız çevresinden
olmasıdır.
PARAPOX VİRUS HASTALIKLARI
BULAŞICI PÜSTÜLER DERMATİT (Bulaşıcı ektima)
Yaygınlığı %90dır.ölüm oranı maksimum % 1 dir. Ölümler
sekonder bakterilerden dolayıdır. Koyun çiçeğinden farkı lezyonların daha
kabarık olmasıdır. Lezyonların başlangıcı hemen daima ağız çevresindendir.
Lezyonlar hiperplastiktir. Göbekli oluşumla karşılaşılmaz. Makroskobik
lezyonları dışarıya doğru taşkındır. Lezyonlar ağız boşluğuna yayılır. Şapla
ayrılması gerekir. Alt sindirim kanalında da lezyon oluşabilir. Çiçekten farkı
akciğer ve böbrekte lezyon oluşmaz. Ayak ve memede lezyon azdır. Esas lezyon
yüzde oluşur. İnsana bulaşır. Elde görülür. Meme lezyonlarından bulaşır genelde
lezyonda genelde balonumsu dejenerasyonla birlikte akantolizis görülür.
YALANCI SIĞIR ÇİÇEĞİ
Genelde Meme başında görülür. Lezyonlar ülserasyon
şeklindedir. Memeler şişkindir. Lokal enfeksiyon tarzında çıkar. Memeler
ödemlidir. Halka yada at nalı şeklinde görülür.
ORTOPOXVİRUS HASTALIKLARI
SIĞIR ÇİÇEĞİ
Sporadik vakalar şeklindedir. Deride lokal olarak
şekillenir. İç organ lezyonları yoktur. Memede ülserasyon şeklindedir.
İnsana bulaşabilir. Kedilerde de oluşabilir. Tek bir lezyon şeklinde başlar.
Tekrarlar. Vücudun herhangi bir yerinde oluşabilir. Genelde ekstremitelerde ve
bunun çevresinde oluşurlar.
KOYUN ÇİÇEĞİ
Evcil hayvanlarda en şiddetli çiçek hastalığıdır. Yüksek
mortalitelidir. Et süt ve yapağıda düşüş şekillendirir. Mastitis yapar. Bütün
evreleri gösterir. Sürü içinde morbidite % 100 mortalite %10 civarıdır.
Lezyonlar eritramatöz maküller tarzındadır. Sonra papül oluşur. orta kısımları
ülserleşir. Vezikül oluşur sonra püstül. Sonra yırtılır. Ortaları çukurlaşır.
En önemli farkı iç organlarda olmasıdır. Ac ve böbrekte karşılaşılır. Lezyonlar
alveoliktir( alveolden başlar). Lezyonlara hem yüzey epiteli hem de kıl
follikül epitelinde rastlanır. Deride balonumsu dejenerasyon görülür.
Keratinositlerde hiperplastik lezyonlar bulunur. Eozinofilik poxinkluzyonları
guerneil cisimcikleri(memelideki çiçek lezyonunda görülen tip). Boingelbover
(kanatlıdaki tip). Esas bulgu koyun çiçeği hücreleridir. Bunlarda
intrastoplazmik cisimciği hücrelerine rastlanabilir. Koyun çiçeği hücreleri
(cellulesclaveleuses) virusla enfekte monosit makrofaj ve
fibroblastlardır. Ortaları köpük olarak görülür. İç bükey ayna gibidir.
Kromatin çekirdek duvarına yapışmıştır. Koyun çiçeği hücresinin virusla enfekte
olması şarttır.( antijen pozitif)
LUMPY SKİN
Sığırların capri pox virus enfeksiyonudur. Sert nodüller
tarzındadır. Bu nodüller dışarıya doğru açılabilirler. Açıldıktan sonra
iyileşirler . kalıcı da olabilirler.
SIĞIR HERPES MAMİLLİTİSİ
BHV-2 tarafından oluşturulur. Lokaldir. Memede direk
ülserasyon tarzındadır. İnkluzyonlar intranükleerdir. Sinsityal hücre oluşumuna
neden olurlar. Süt emenlerin ağzında da görülebilir.
PAPİLLAMATOZİS
Papovavirusları deride lezyonlar oluşturur. Dışarıya doğru
karnabahar şeklindedir. Birden fazla olabilir.
İMPETİGO
Stafikokal enfeksiyondur. Streptokoklarda bazen neden
olabilir. İntraepidermal püstül oluşumlarıdır. Kedi ve domuz yavrularında
görülür.
DERMATOFİTOZİS
Dermatophilus congolensis yol açar. Sporları uyuyan spor
şeklindedir. Yağışlı zamanda yağışlı iklimlerde görülür. Yapağının yapışmasıyla
özellikle kene enfeksiyonlarından sonra görülür. Dermatofitozis bir kabuktur.
Başlangıç lezyonu küçük bir papüldür. Sonraları kabuk oluşur. Kabuğu
kaldırdığında kıl da birlikte gelir. Epidermiste kalkar. Yerinde ülserler
kalır. Deride yapağı kalitesini bozar. Kıllar topaklanır. Lezyonlar kıl örtüsü
altında gözden kaçar. Kabuk oluşumunda epidermolizis, hiperkeratoz, hiperplazi,
eksudasyon ve kabuklanma görülür. Tabaka tabaka kabuk oluşumu
gözlenir.
LEPRA (Cüzzam)
Etken mycobakteri. Fare leprasının kediye geçmiş halidir.
Çoğu olguda etken izole edilemez. 3 yaş altı kediler daha duyarlıdır. FIV'la
ilişkisi olabilir. Tek bir lezyon halinde başlar. Süratle yayılır. Genelde
ekstremitelerdedir. Sırtta da olabilir. Isırık lezyonları temel nedendir.
Lezyonlar mikroskobik olarak lepra benzeri yada tüberkuloid lezyonlar
şeklindedir. Şiddetli hücresel savunma vardır. Enfeksiyon hücresel savunma ile
sıkıştırılır. Etrafında da histiyositten oluşan hücre infiltrasyonları ile
çevrilidir. Tubekuloid lezyonlar eksudatif karakterlidir. Yaygın
granulamatozdür. Monosit, makrofaj ve histiyositler oluşur ama dev
hücreleri ile de karşılaşılır.
Yorumlar
Yorum Gönder