Böbrek Yetmezliği
Akut yada
kronik şekilde karşımıza çıkabilir. Böbrek yetmezliği sonrasında idrarın
atılamaması ve kanda birikmesi görülür ve bunun sonucunda üremi dediğimiz
bozukluklarla karşılabiliriz.
Üremiye kelime anlamı olarak baktığımızda kanda idrar bulunması anlamına
gelmektedir. Yani üre dediğimiz idrarın kanda bulunması üremi olarak
tanımlanmaktadır ki aslında böbrek yetmezliği sonrasında metabolitlerin
böbrekten atılamamasına ilişkin bir tablodur.
Akut
böbrek yetmezliği reverzibl bir durumdur. Akut böbrek yetmezliğinde anuri,
oligori yada azotemi tablosu karşımıza çıkar. Sebeplerine baktığımızda akut
böbrek yetmezliğinin; nelermiş? Öncelikle şok tablosu yada akut tubulus
nekrozuna ilişkin olarak akut glomerulo nefritlerde, çift taraflı akut
pyelonefritlerde yada akut idrar durgunluğu gibi tabloların hepsinde akut
böbrek yetmezliğine rastlayabiliriz.
Kronik
böbrek yetersizliğine baktığımızda ise irreversibldir. Yani neden ortadan
kalksa bile böbrek için yapacak fazla bişiy yoktur. Ciddi bir sorunla karşı
karşıyayız anlamına gelmektedir. Sebepleri nelermiş? Nefroskleroz bir
tanesidir. Nefroskleroz dediğimiz olay böbreğin parankiminin büyük bir kısmının
kaybı, fonksiyonel ünitelerin büyük bir kısmının kaybıyla karşı karşıya
kaldığımız böbreğin son hali yani artık bundan sonra böbrekten böbrekten hayır
gelmez anlamına gelen bir tanımdır
nefroskleroz. Bir diğeri korteks hipoplazisi. Yani fonksiyonel ünitelerin
olduğu korteksde neler var? Tubuluslar var, glomeruslar var. İşte bunların
genel olarak kaybıyla şekillenmemesiye ilgili bir durumdur korteks hipoplazisi.
Bir diğeri kistik böbrektir. Birazdan bahsedeceğiz. Kistik böbrek bazı
formlarda karşımıza çıkabilir. Bazen bir yada birkaç kist şeklinde olabileceği
gibi bazen böbreğin büyük bir kısmını kapsayan böbreğin parankiminin kaybına
neden olan çok sayıda kistle de karşımıza çıkar. O zaman böbreğin geri dönüşsüz
bir fonksiyon kaybına neden olur. Bu zamanda kronik bir böbrek yetmezliğiyle
karşı karşıya kalabiliriz.
Böbrek
yetersizliğini 4 evrede görebiliriz. Bunlardan bir tanesi başlangıç evresi. Bu
evrede glomerular filtrasyonun %5o’si kadarı kaybı vardır. Yani normalde 5
litre idrar yapmımı söz konusu ise bu durumda idrar yapımı 2,5 litreye düşeceği
anlamına gelmektedir. Hayvanlarda belirgin bir klinik tablo yoktur. 2. aşama
ise böbrek yetersizliği devresidir. Bu devrede glomeruler filtrasyon %50’den
%25-%50 arasına düşmekte detaylarda azotemi ve poliüri gibi klinik tablolarla
karşılabiliriz. İleri böbrek yetersizliğinde ise filtrasyon bakın daha da azalıyor. %20-25’ler
arasına iniyor ve üremi tablosu belirgin bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bunun
yanında diğer sistemlerle de sorunlarla karşılaşıyoruz. Hangi sistemlerle?
Sindirim sistemiyle, kardiyovasküler sistemiyle, solunum ve sinir sistemiyle
problemler karşımıza çıkıyor. Ve son devresinde iste artık glomeruler
filtrasyon %100’lerden %5’lerin altına inmiştir. Neredeyse tamamen durmuş durumdadır.
Hayvan hayatının son evresinde ve buna bağlı intoksikasyon belirtileri vardır.
Özellikle asit-baz dengesi, sıvı elektrolit dengesinde bozukluklar hayvanda
ciddi problemlere neden olmaktadır.
Üremik toksemilerde özellikle amonyak parankim hücrelerinin
zedelenmesine ve kapillar permeabilite artışına neden olmaktadır. Yine doku ve
mukozalarda hasara neden olmaktadır. Özellikle saprofit bakteriler üreyi üreaz
enzimi sayesinde amonyağa dönüştürmekte ve amonayak bildiğiniz gibi mukozalar
için tahriş edicidir. Amonyak mukozayı eriterek yangıya neden olabilmektedir.
Özellikle etçillerde mide mukozasında, otçullarda ise kolonlarda yangıya neden
olabilmektedir. Etçillerde mide mukozasındaki yangıya bağlı ne yapıyor? Üremik
gastrit tablosu yapıyor. Otçullarda ise enterokolitise neden oluyor. Kedi
köpeklerde klinik bulgular var özellikle örneğin; dil mukozasına baktığımız
zaman bakın oklar üzerinde gösteriliyor, ülseratif lezyonlara neden olabilir.
Eroziv ülseratif bir stomatit tablosuyla karşılabilirsiniz. Bir diğer tablo
paratiroid hiperplazisidir. Bunun yanında renal osteopati, anemi,
pnomoni,üremiye bağlı endokarditis, arteritis ve kanamalar olabilir. Özellikle
interkostal kaslara baktığımızda burada yine önce dejeneratif değişiklikler
arkasından ise kireçlenme tablosuyla karşılabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder